Eylül ayında Cumhuriyet’le yaşıt Cumhuriyet’teki düzenbaz işgali sonlandığında sevincimi ve coşkumu dışavurmaktan alamamıştım kendimi. Aşağıdaki 2 yazı o günlerdeki olumlu düşünce ve beklentilerimin yansımaları olarak okunmalıdır.

https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2018/09/11/cumhuriyet-uzerine/

https://cumhuriyetciyorum.wordpress.com/2018/09/12/insan-bellegi-unutmakla-engellidir/

Cumhuriyet Vakfı yönetiminin olması gerektiği gibi yenilenmesi ve gazetenin yeniden Kemalist çizgiye geldiğinin açıklanması ben ve benim gibi bu çizginin tutkunlarını sevindirmişti. Çil yavrusu gibi dağılan önceki çizginin yazarlarının yerine yenilerini koyma bakımından da genel olarak yerinde seçimler yapılmıştı. Bizlere düşen gazeteyi yaşatmak, önceki gibi işgallerden korumaktı.

İlk iki ay gazetede yeniden Kemalist çizgiye dönüşün işaretlerini gördük. Bartu Soral’ın aşağıdaki bağlantılarda yer alan yazılardaki haklı eleştirileri birilerinin nasırına basmış olmalıydı. 2 Aralık tarihli Karagöz ile Hacivat yönetim tarafından kuşa çevrilmişti. Üstelik bunun yapılması için haklı hiç bir gerekçe yoktu. Bu yazı Bartu Soral için önceden bilinmeyen bir veda yazısı özelliği de kazanmış oldu. Soral’ın önemle işaret ettiği konuda özeleştiri yapmak yerine Soral’ı harcamayı tercih etti Kemalist çizgiye geldiğini öne süren yönetim.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1150709/Cizgi_nedir_.html

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1152539/Osman_Kavala_olayi.html

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1157651/Karagoz_ile_Hacivat.html

Yazıları bir kez daha okumanızı salık veririm. Hiç birisinde birilerinin hukuksal haklarının kısıtlanması ya da bu haklardan yararlandırılmaması anlamına gelecek tek sözcük yok.

Bu yazılarla birlikte harekete geçen bir grup Cumhuriyet yazarı Bartu Soral’a yaylım ateşe başladılar. Elbette eleştiri en doğal hak. Ya hakaret ve düzeysizlik?

Zeynep Oral Bartu Soral’ın yazısından dolayı bulantısı olduğunu ifade ederek bir kaç gün izin istedi. Mustafa Kemal Erdemol da geri kalmadı. Maymun benzetmesiyle saldırdı. Kesilecek, yayından alıkonulacak yazılar bunlardı. Her iki yazının bulunduğu gazeteleri utanç anısı olarak saklıyorum. Cumhuriyet’e asıl yakışmayan yazılar bunlardı. Bu yazıları okuyunca hızla yazılmış, yeterince bekletilip gözden geçirilmemişler diye düşündüm. Hatta, olanca iyi niyetimle yönetmenin de gözünden kaçmış olmalı dedim kendi kendime.

Yanılmışım!

Bartu Soral’a ayar verme kervanına yönetmenin de katılmış olması yanılgımı doğrulamış oldu.

Hakaret ve aşağılama içermeyen eleştiri ve karşı görüş paylaşımı en doğal haksa eğer; iki ay önce övücü sözlerle okurlara duyurduğunuz bir meslektaşınızı bu şekilde düzeyden yoksun saldırılarla linç etmek de neyin nesidir? Olsa olsa suç üstü yakalanmış olmanın öfkesinden kaynaklanmıştır yaptıklarınız!

Sosyal medyada paylaşılanlara bakılırsa okur eleştirilerine kişisel ortamlarda yanıt veren gazetenin diğer yazarları da düzeysizlik konusunda Oral ve Erdemol’dan geri kalmıyor.

Kemalist çizgiye dönme sözüne kandım! Coştum, yazdım ve yönetim değişikliğinden bu yana Cumhuriyet’e bir kez daha omuz verdim.

Bartu Soral olayı maskeleri indirmekle kalmadı! İşgal günlerinde işgale ses çıkartmak bir yana oralı olmayanların bam teline basıldığında sergileyebilecekleri saldırganlığı ve düzeysizliği ortaya koydu. Üzücü olsa da bu gelişme bugüne dek gözümüzde büyüttüğümüz, yücelttiğimiz insanların gerçek değerini ortaya koymuş oldu.

Görüş ayrılıkları ve farklı yaklaşımlar bir yana; hoşuna gitmeyen bir görüş, düşünce, yazı karşısında kırmızı görmüş boğaları aratmayanlarla birlikte yürümek benim aklımdan bile geçirebileceğim bir davranış biçimi değil.

Posted in

Yorum bırakın