Türk demokrasi tarihinin en uzun seçimini yaşadık, yaşıyoruz. Özellikle, son seçimlerde birkaç saat içinde sonucu öğrenmeye alışmış olan bizler bu kez yadırgadık yaşananları.
Sayıla sayıla bitirilemeyen oylar!
Oy sayımı görünürdeki eylem!
Asıl sorun iktidara alışmış olanların İstanbul’daki egemenlikten vazgeçemeyişleri.
Bu uğurda neler yapılmadı, neler göze alınmadı!
Geçtiğimiz günlerde 100. Yaşına giren Anadolu Ajansı alışkanlığa dönüştüğü kuşku götürmez şekilde ortada olan bir şekilde seçim sonuçlarını olduğundan farklı şekilde gösterme çabası içinde oldu. Başarılamayacağı anlaşılınca İstanbul’daki sandıkların % 98.8’inden sonra veri akışı paylaşımına son verildi.
Milli Mücadele’nin önde gelen dayanağı konumundaki tarihsel kurum Anadolu Ajansı bu hallere düşürüldü. Kurucuları başta Mustafa Kemal olmak üzere Halide Edip ve Yunus Nadi’nin kemikleri sızlatıldı.

Anadolu Ajansı’nın görevinin bittiği yerde mızıkçılık sona ermedi. “Geçersiz oylar” tiyatrosunun sahnelenmesine başlandı. Yalan, dolan, düzenbazlık duvara toslayınca bu kadar geçersiz oy mu olurmuş cıvıklığına girişildi. Tam da burada Yüksek Seçim Kurulu devreye girmeliydi. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay eşdeğeri YSK yasalara ve kurallara mı dayanacaktı? Yoksa baskılara boyun mu eğecekti?
YSK, AA’dan 30 yaş daha genç bir kurum. Demokrat Parti’yle başlayan çok partili yaşamımızın temel direklerinden ve güvencelerinden birisi olarak girmiştir yaşamımıza. Hemen her dönemde güvenilmiş, verdiği kararlar hoşa gitmese de saygıyla karşılanmıştır.

Olmaması gereken ikinci seçenek geçti yaşama. Anlaşılmaz şekilde “geçersiz oy sayımı” başlatıldı. İlginç şekilde, aradaki farkı kapatamasa da itirazcıların oy sayıları artmaya başladı. Binlerce sandıkta oy verme işleminin sonlanmasıyla gerçekleştirilen oy sayımı sonrası oluşan oy dökümüne hangi sandıklarda hangi sandık kurulu üyelerince şerh konduğu da bilinemedi. Çoğunlukla böyle bir şerhin olmadığı da açıktı. Zaten, şerh yokluğunda “geçersiz oyların yeniden sayımı” başlı başına bir hukuk cinayetiydi.
YSK, hazımsız AKP’nin İstanbul’da tüm oyların yeniden sayımı isteğine ret kararı verdi. Sürecin sonuna gelmiş olduğumuzu diliyorum.
Yine de akla gelmeyecek olasılıkların gündemden düşmemiş olduğunun bilincinde olmayı yeğliyorum.
Basında yer alan haberlere bakılırsa sırada “sahte seçmen operasyonu”nun olduğu öngörülebilir. Bundan sonraki hedef seçimlerin iptali ve yeniden seçim kararı olacaktır.
Anlaşıldığı kadarı ile AKP kapanan her kapının ardından yeni bir kapı bulacaktır açmaya zorlamak için.
Yüzüncü yaşına doğru ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti devleti var mı yoksa bir kabile miyiz sorusunun yanıtıdır aslında beklediğimiz.
Türkiye Cumhuriyeti bundan önce bu denli keskin bir yol ayrımına gelmiş miydi?
Belleğimi yokluyorum!
Kuşkusuz gelmiştir!
Ama, bu seferki gerçekten çok önemli!
Gerçek beka sorunu tam da burada kendisini gösteriyor.

Yorum bırakın