Bir yazı Yugoslavya özlemimi depreştirdi desem yeridir. Çoğunlukla Goran Bregoviç kökenlidir Yugoslavya özlemleri. Yıllar geçtikçe Yugoslavya özlemcilerinin sayısının artmasına da şaşırmamalı.
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1426992/Prekazi_neden_Fethullahci_olmadi_.html
GS’nin geride derin iz bırakan futbolcularından, en azından benim kuşağımın son derece iyi anımsadığı Cevat Prekazi’yi Bregoviç’in oluşturduğu zincire eklemeli.
Bundan birkaç hafta önce de Prekazi basının ilgi odağıydı. Bağlantıdaki röportajın da bir önceki bağlantıdaki yazının da Prekazi’ye ilişkin kitap üzerine olduğu anlaşılıyor.

https://odatv.com/her-yerde-bir-amerikanizm-var.-buna-bir-de-demokrasi-diyorlar-29041937.html
Tıpkı Bregoviç, Kusturica ya da bir başka Yugoslav gibi Prekazi de aklını kullananlardan. Pek çok kişinin bırakın övmeyi ve güzellemeyi; değinmeye bile çekindiği Yugoslavya’yı her yönüyle anlatmakta Prekazi. Ülkemizde birilerine kulluğu hüner sayan futbol dünyasının öğelerinin oluşturduğu izlenimin tersine Prekazi aklı başında ve duyarlı olduğu kadar kültürlü bir insan profili de çiziyor. Türkiye’de bu profile uyacak az sayıdaki addan Metin Kurt gelebiliyor aklımıza.
Yaldızlı, pırıltılı sözler ve başkaca sayısız pazarlama öğesinin sıradanlaştığı, yaşamımızın parçasına dönüştüğü günümüzde insanların kitleler halinde aklının çelinebilmesi kuşkusuz hiç şaşırtıcı değil.
Sıradışı olan Prekazi ve onun gibilerin yaklaşımları olduğuna göre Yugoslavya özleminin harlanmasıyla yetinilmemeli. Bu geçmiş özlemine, insanı ve insanlığı kendisine yaraşır düzeye çıkartacak anlayış ve düşünceler hemen her fırsatta öne çıkartılmalı.




Prekazi röportajına ilişkin bir başka ayrıntıyla bağlayalım yazıyı.
Dersim kutsayıcısı komünist başkanı bile röportaja konu eden “gazetecilik anlayışının” antiemperyalist olduğu her halinden belli olan Yugoslavyacı birine antiemperyalist Mustafa Kemal’i sormaması dikkat çekici geldi bana.
Barış Terkoğlu’nun yazısına da konu olan Prekazi kitabının içeriğinde Mustafa Kemal’in olduğunu ve Prekazi gibi antiemperyalist duyarlılık sahibi kimseden beklenebilecek yorumlar bulunduğunu anlıyoruz.
Prekazi’nin özlemi olmayı sürdüren Yugoslavya Tito’nun eseriydi.


Savaşın başarısı BAĞIMSIZ devletle taçlandırılmıştı. Soğuk Savaş boyunca kutuplarda yer almak yerine antiemperyalist duruş gereği BAĞLANTISIZLIK yeğlenmişti. Mustafa Kemal de Tito’dan çeyrek yüzyıl önce antiemperyalist savaşı utkuyla sonuçlandıran ilk kişi olarak çıkmıştı sahneye. Halkçılıkla insanı ve toplumu öne çıkartan, deyim yerindeyse gülmeyi unutan bir halka gülmenin yanı sıra yaşamanın da güzel bir şey olduğunu öğretmişti.
Tunceli’nin Dersim meraklısı belediye başkanı için de yazmıştım. Yinelemekte sakınca yok! İyiden, güzelden, doğrudan yana herkes hele hele kendisine SOLCU etiketini yakıştırıyorsa eğer her şeyden önce ANTİEMPERYALİST olmak zorundadır.
İster futbolcu olsun ister gazeteci!
Namusunuzun omurgasını kulun kulluğuna karşı durmak oluşturmalı.
Barış Terkoğlu’nu överken, Atatürk’ü karartan gazetecilik anlayışını yeriyorum…
Prekazi’yi soylu duruşu için kutlayarak…

Yorum bırakın