Barış Pınarı dünya görüşü her ne olursa olsun Türk Milleti’nin ortak paydada buluşabilme yeteneğini koruduğunu gösterdi. Son derece olumlu ve önemli bir noktadır.
Bu arada, sporcularımızın küresel ölçekteki eşsiz başarıları bu duyarlı dönemde ilâç gibi geldi.
İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan geçmişi olan jimnastikteki sporcularımızın geçmişte hiç edinilmemiş başarılar kazanmaları sonrasında dünyanın gözü önünde verdikleri asker selâmıyla Barış Pınarı’na destek vermeleri duygulandırmanın yanı sıra gururlandırıcı oldu.
Kamuoyunda çok yer bulmasa da kadın boksörlerimizin dünya şampiyonlukları da unutulmamalı.

Son olarak dün akşam Paris’te Fransa’ya teslim olmayan milli futbolcularımız da Barış Pınarı’na destek oldular. Fransız televizyonu golümüzü izleyerek ve maçtan sonra futbolcularımızın verdiği asker selâmını 7 farklı açıdan yaptığı çekimle golü tekrar tekrar göstererek engellemeyi bildi. Bir tek uydu görüntüsü eksikti.


Terör örgütünün döpiyesli, kravatlı temsilcilerinden oluşan HDP’nin söyleminde şaşırılacak bir şey yoktu.
Hasip Kaplan’ın Mehmetçik’e bol topraklı ölüm dileği tüyler ürperticiydi. Bu yetmemiş olmalı ki; HDP kaynaklı bir başka dehşet verici haber daha düştü ortama. Göz atmakla yetinilmemeli, belleklere işlenmeli!
https://odatv.com/orta-asyali-isgalci-istilaci-devsirme-gocmen-12101900_m.html
TTB (Türk Tabipleri Birliği)-TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği)-KESK (Kamu Emekçi Sendikaları Konfederasyonu)-DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) kanadında ise yeni bir şey yok. Türk Ordusu’nun uluslararası hukuka ve daha da önemlisi insan vicdanına uygun Barış Pınarı Harekâtı bu dörtlüden her zaman olduğu gibi (olumsuz) bir karşılık buldu. Destek şöyle dursun, öncekiler kadar olmasa da örtülü şekilde “yapma, etme, dur” türünden terör sevicilerinin hoşuna gidecek yansımalar alınıyor. Elbette barış kisvesi ardında!
Kabaca birkaç milyonluk kitlenin temsilcisi sayılabilecek bu dörtlünün Türk toplumunun genel eğilimi karşısında aldığı tutum ibretliktir. İbretlik olduğu kadar da acınası!
Bir parçası oldukları toplumdan kopmuş olan adını andığımız kurumların böylesi ulusal duruştan yoksunlukları üzücüdür. Yanı sıra sendikacılığa ve meslek örgütü mücadelesine de zararlı olduğu çok açıktır.
Barış Pınarı’ndaki son gelişmeler önemsenmelidir!
Kurnazlıkla ve incelikle bu haklı girişimin karşısında duran kişi ve kurumların etkileri adlarıyla ters orantılı olarak son derece küçüktür.

Türkiye’nin haklı mücadelesine tepki verilmesi beklenmeyen durum değildi. Ancak, bu tepkilerden birisi diğerlerinden farklı ve yürek yaralayıcıydı. Yavruvatan Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı kaynaklı şaşırtıcı tepki bizleri üzmekle kalmadı. Tepki sahibinin bugünkü konumunu da tartışmalı duruma getirdi.
Buna karşılık devletin başındakilerin inadı son derece önemli sonuçlar doğurmaya adaydır.
Şam, Tahran ve Moskova kaynaklı kimi gelişmeler ve açıklamalar Ankara-Şam diyaloğunun doğrudan başlamasının bir gereklilik olmaktan çıkarak ivedi bir zorunluluk olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Ankara-Şam diyaloğu Barış Pınarı’nın en az kayıpla, en kısa sürede ve en etkili biçimde sonuca erişmesi bakımından yaşamsal öneme sahiptir.
Barış Pınarı’nın güncel en önemli eksiği olarak boy göstermektedir…

Ceyhun Balcı
15.10.2019

Yorum bırakın