Ekrem İmamoğlu!

Dile kolay!

Çeyrek yüzyıllık İstanbul saltanatını sonlandıran etkili kişi.

Azımsanacak başarı değil!

Bu oranda beklenti çıtası da yüksekte.

Yolsuzluğun, savurganlığın bir an önce sonlandırılması bile beklentilerin karşılanmasında büyük başarı olur.

Diğer yanda Tunç Soyer!

İzmir’e Seferihisar belediye başkanlığındaki başarı etiketiyle ve seçmenlerin aday olması isteğiyle başkan seçildi. İzmir’deki değişim beklentisine karşılık olarak da görülebilir İzmir’deki varlığı.

Her iki başkan da yerel görevlerine ekledikleri ulusal ve hatta küresel davranışlarla anılır oldular.

Kuşkusuz bu da bir haktır! Ama, öncelik yerelde olmalıdır. Ayrıca, önümüzdeki dönemlerde üstlenilmesi olası ulusal görevler varsa öncelikle yerelde başarılı olunması koşulu göz ardı edilmemelidir.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer son zamanlardaki iki çıkışıyla gündemde yer buldu kendisine.

Birisi Kıbrıs diğeri Anadil(i)’yle ilgili bu çıkışların.

Türkiye’yi hortumunu Kıbrıs’a sokmuş file benzetti. Hortumunu oradan çıkart demeye getirdi. Emperyalin görüşlerine benzerlik ilginçtir. Görmezden gelinecek gibi de değildir. O hortumu Kıbrıs’a sokan da rozetini taşıdığı partinin Onursal Başkanı Bülent Ecevit’tir. Bu eylemdeki ortağı da bugünkü iktidarın öncülü sayabileceğimiz o zamanki Milli Görüş’tür. Özetle, Kıbrıs konusunda yaşama geçirilmiş eylemin Türkiye’deki tabanı son derece geniştir. Bugün Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak niteleyenler ya emperyal liberaller ya da etnikçi bölücülerdir. Bu iki eğilim dışında kalan aklı başında hiç kimse Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığına bu şekilde saldırmayı aklına getirmemiştir.

Tunç Soyer’in ses getiren ikinci çıkışı dille ilgilidir. Üstelik Harf Devrimi’nin yıldönümüne rastla(t)mıştır. Türkiye Cumhuriyeti anayasasıyla da çelişebilecek bu çıkışın Türkiye’deki sahiplenicileri etnik bölücülerdir. Başkaca sahiplenicileri varsa emperyalin sözcüsü konumundaki liberallerden başkaları değildir.

Hem kentimin başkanı Tunç Soyer’i hem de İstanbul’da düşe eşdeğer başarının mimarı Ekrem İmamoğlu’nu işlerine bakmaya çağırıyorum.

Tersi durumda çıkış hızıyla düşecekleri öngörüsünde bulunmaktan alamıyorum kendimi. Düştüklerinde alacakları hasarı da bir o kadar büyük ve onarılmaz görüyorum.

Kıbrıs adadaki soydaşlarımız kadar Anadolu’nun güneydeki güvenliğiyle ilgili anahtar kara parçasıdır. Her iki önemli nedenle vazgeçilmezdir Kıbrıs. Bu iki öğenin güvenlik sorununu sonlandıran Bülent Ecevit’in partisinden birilerinin bu önemli konudaki duyarsızlığı ve aymazlığı kabul edilebilir gibi değildir.

Anadil ve Anadili biri diğerine karıştırılan iki önemli kavram. ANADİL, içinden başka diller doğurmuş kök dil demek.

ANADİLİ ise adı üstünde evimizde anamızdan işittiğimiz, ondan öğrendiğimiz dil demek!

Kürtçe üzerinden Anadili’nde eğitim-öğretim istekleri seslendirilmekte son yıllarda Türkiye’de. Türkiye bir ulus devletse ve anayasasında yazılı olanlar önemini koruyorsa Kürtçe ya da bir başka anadili üzerinden eğitim-öğretim istekleri sonlandırılmalı.

Anadili’nin öğrenilmesi/öğretilmesi elbette bir hak. Ama, Anadili’nin ülkenin birliğine, dirliğine ve varlığına yönelik bir koçbaşına dönüştürülmesine HAYIR!

Bu önemli yanlışa ülkenin kurucu partisinin rozetini taşıyan bir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’in aracılık etmesi/ettirilmesi kabul edilebilir gibi değildir.

Sözün özü!

Sayın Belediye Başkanları işinize bakınız!

Ulusal ölçekte siyasetin dayanılmaz hafifliğine kapılmaktan kendinizi alıkoyunuz! Bir de o siyasetlerin Türkiye’yi hedef alan emperyal odakların birer koçbaşı olduklarını hiç aklınızdan çıkartmayınız!

Kaygılarımla…

Ceyhun Balcı

05.11.2019

Posted in

Yorum bırakın