Covid-19 henüz tanıdığımız, yaklaşım ve tedavi konusunda bilim ortamının alışılmış evreleri beklendiğinde geç kalma olasılığının yüksek olasılık olduğu güncel dert. Çin’de başlayan Covid-19 deneyimi, uzak ve yakın doğuda, Avrupa’da ve elbette ABD’de birikerek artıyor. Daha çok, önceden bilinen ve başka amaçlarla kullanımda olan ilâçların yeni duruma uyarlanması sürecini yaşıyoruz. Bir bakıma o yeni olmayan ilâçlara dört elle sarılıyoruz.
Diğer yandan aşı çalışmaları sürüyor. Pek çok kez yinelendi! Aşı çalışmalarının şu andan başlayarak 9-12 aydan önce tamamlanması ve insanlara uygulanabilir duruma gelmesi beklenmiyor. Kuşkusuz ilâç çalışmaları da sürdürülüyor. Ancak, yeni bulunmuş bir ilâcın da insanlarda kullanımı kısa zaman aralığında söz konusu olamayacaktır.
Bilindiği gibi tüberküloz mikrobuyla birlikte kolera ve şarbon etkenlerini de bulan Alman mikrobiyolog Robert Koch’u anmadan geçmemek gerekir. Adı Berlin’deki enstitüde yaşatılmaktadır.

Robert Koch’un adını taşıyan Berlin’deki enstitü Almanya’nın önde gelen bilimsel araştırma kurumlarından birisi olarak varlığını sürdürüyor.

Geçtiğimiz hafta çok bilinen bir aşının, asırlık BCG aşısının Covid-19’la ilişkisini irdeleyen yayınlara rastlandı pek çok ortamda. BCG’nin açılımına göz atıp sürdürelim. Bacillus Calmette-Guérin. Pastör Enstitüsü’nden Leon Charles Albert Calmette Robert Koch’un bulduğu Mycobacterium tuberculosis basili üzerine yoğunlaşmıştır. Calmette meslektaşı Camile Guérin’le birlikte çalışmaktadır. Gliserin ve safraya batırılmış patates dilimleri üzerinde tüberküloz basillerinin çoğaldıklarını gözlemlerler. Bu işlemi 1908-1921 arasında pek çok kez yinelerler. Bu koşullar altında atenüe (zayıflatılmış) bakteri üretmişlerdir böylece. Aşıya giden yolda ilk adım atılmıştır. İnsanlara yönelik ilk aşama hiç de yüz güldürücü olmamıştır. 1930’da Almanya’nın Lübeck kentinde BCG aşısı uygulanan 72 çocuk yaşamını yitirmiştir. Bilim tarihinde bu ve benzeri acıklı olayların sayısı hiç de az değildir. Sonradan anlaşıldığı kadarı ile aşıdaki zayıflatılmış bakteri zincirine çok daha hastalandırıcı zincirler bulaştığı için yaşanmıştır ölümler. Bu kötü başlangıç hekimlerin de ailelerin de bu yeniliğe kuşkuyla bakmaları sonucunu doğurmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında bulunan antibiyotikler aşı konusundaki çalışmaların da aşınmasına neden olmuştur. Antibiyotikler umut verse de mikroorganizmanın evrimleşmesiyle direnç geliştirmesi aşıya olan gereksinimi yinelemiştir.


BCG ile ilgili son yayına dönecek olursak! Johns Hopkins Üniversitesi Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’nda yapılan küresel ölçekli araştırma zorunlu BCG aşısı olmuş toplumlarda Covid-19 kaynaklı ölüm oranının 5.8 kat daha az olduğunu göstermiş.
Araştırmacılar BCG aşısı olmuşların Covid-19’u daha hafif atlattıklarını ve dolayısı ile ölüm oranlarının da düşük olduğunu göstermişler. BCG aşısının elde bulunuşu ve küresel ölçekte kullanıma hazır oluşu aşı ve ilâç arayışlarının kısa erimde sonuçlanmayacağı düşünüldüğünde son derece değerlidir.
BCG aşısına bağlı ölümün milyonda bir olmasına karşılık Covid-19’dan ölümün çok daha yüksek oranda olduğu unutulmamalıdır.
Her ne kadar DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) BCG aşısı ile Covid-19 arasında henüz ilişki kurulamayacağı düşüncesindeyse de başlamış olan klinik çalışmalar bu sorunun yanıtını kesin olarak vermeye adaydır.
BCG aşısının koruyuculuğu Amerikan futbolunda başarı şansı son derece sınırlı olan ve çaresizlikle gerçekleştirilen ileri doğru hamleye benzetilmiş kimi bilimcilerce. Özünde sıtma ilacı olan bir molekülün bugün Covid-19 tedavisinde protokole girmiş olduğu düşünüldüğünde üzerinde durmaya değer bir şans olduğu göz ardı edilmemeli. Buna ilişkin bir başka örnek büyükbaş hayvanlarda parazit ilâcı olarak kullanılan bir diğer moleküldür.
Bu arada, BCG aşısının zorunlu olduğu örneğin Doğu Almanya’daki durumla Batı Almanya’daki karşılaştırıldığında; ya da benzer karşılaştırma İspanya-Portekiz arasında yapıldığında yabana atılır bir düşünce olmadığı ortaya çıkar BCG-Covid-19 ilişkisinin.
Covis-19’la savaşta kamucu-devletçi-toplumcu yaklaşımın başarı sağlamada anahtar öneme sahip olduğu geçtiğimiz birkaç boyunca yaşananlarla ve yaşanmakta olanlarla doğrulanmış oldu.
BCG aşısının Covid-19’a karşı etkinliği bilimsel olarak da kanıtlanırsa günümüzde giderek tırmanan ve kimi devletlerin oralı olmadığı aşı karşıtlığının kırılmasına da katkıda bulunacağı kuşkusuzdur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluşundan hemen sonra bulaşıcı hastalıklarla savaşmış bir ülke olarak yakın zamana dek aşı zorunluluğunu korumuş olduğu unutulmamalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin bilimsel gerçeklere ve akla uygun olmayan şekilde verdiği kararla bu duvarda bir gedik açılmıştır. Aşı reddi olguları son istatistiklere göre 30 bine dayanmış durumdadır.

Aşının kurtarıcılığı hiç umulmadık bir örnekle bir kez daha pekiştirilebilir.
BCG Atlası incelendiğinde Avrupa’nın doğusundaki görüntü sosyalizmin ölüsü bile insanların yaşamını kurtarıyor dedirtebilir insana.
Cumhuriyet’i kuranların BCG’yi zorunlu aşılar listesine koyma bilgeliği de hiç ama hiç unutulmamalıdır.
Ceyhun Balcı, 19.04.2020

Yorum bırakın