Çok partili demokrasi kimilerine göre Türkiye’deki önemli dönüm noktasıdır. Büyük ölçüde doğrudur. Ancak, siyasi temelli gözüken ancak gerçekte nepotizm ve çıkar odaklı karşıtlaşmanın da yaşamımıza böylelikle girmiş olduğu unutulmamalıdır.
Korona salgını pek çok şey ve alan gibi sağlıkçıları da derinden etkiledi. Kelle koltukta ön cephede göğüslerini siper eden sağlık emekçileri bu zor dönemde özverilerinin karşılığını almak şöyle dursun çalıştıkları kurumda demokratik eylem haklarını kullanırlarken karşılarında “çevik kuvvet”i buldular. Bunu da mı görecektik diye mırıldanırken birkaç gün sonra göreceklerini düşlerinde görseler inanmazlardı!
Sağlık emekçilerinin Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki haklı eylemine katılarak destek veren Balçova Belediye Başkanı ve ona eşlik eden milletvekilleri Türkiye’de bugüne dek eşi ve benzeri görülmemiş bir karşılık aldılar!
http://www.egedesonsoz.com/haber/Turkiye-de-bir-ilk-DEU-den-eyleme-eylemli-yanit/1040793
Sağlık emekçilerinin veril(e)meyen haklarının verilebilmesi için kafa yorması gereken DEÜ Başhekimi ve eşlikçileri iktidar blokunun ilçe başkanlarıyla bir araya gelerek karşı eylem koydular.
Partizanlıkta sınır tanımayan sayısız bürokrat görülmüştür Türkiye’de. Hatta, bu durum neredeyse sıradanlaşmıştır!
Ama, böylesine açık ve görünürde de olsa saklama gereği duyulmadan girişilen “eylem” tarihte görülmüş değildir. Bundan böyle bu ve benzeri görüntülere daha fazla rastlayacağımız kuşkusuzdur.
Cumhurbaşkanı gibi devletin doruğundaki kimsenin “partili” olduğu yerde aşağıya doğru her düzeyde bürokratın ve kamu görevlisinin bu ve benzeri görüntülerden kendisini kurtarabilmesi pek olası görünmemektedir.
Bir parçası olduğu çalışanlarıyla bu şekilde karşı karşıya gelmek doğayla bütünleşmek yerine doğaya savaş açan insanın çılgınlığına ne de çok benziyor.
Doğaya savaş açan insan gibi çalışanına savaş açan başhekimin de en küçük kazanma şansı olmadığını üzülerek(!) anımsatarak…

Yorum bırakın