Emperyalizm iki tarafı keskin bıçak gibidir. Bir yandan uzaklardaki insanları acımasızca yok edip, kaynaklarına el koyarken diğer yanda kendi ülkesinde dışladığı, yaşamaya değer bulmadığı insanları soluksuz bırakır. Minneapolis’te polis eliyle işlenen George Floyd cinayeti nicesinden birisiydi. Biraz daha derin iz bıraktı, tepkiye neden oldu.

Irkçılık başta olmak üzere her türden ayrımcılık emperyalizmin sıradan aygıtları olarak gerektiğinde ikileme düşülmeksizin kullanılır. Bu bağlamda sınır tanımaz emperyalizm. Yeri geldiğinde bir tıp dergisi bile emperyalizmin koçbaşına dönüşmekte sakınca görmez.

Daha önce yazmıştım. Bu kez bağlantısını vermekle yetineyim. Dünyaca ünlü, çok okurlu Lancet dergisiyle olan deneyimime bağlantıdan erişebilirsiniz.

LANCET’İN YANITINA YANIT…

Lancet’ten 4 yıl sonra siyaset sunmak için bilimsel yayın kalkanını kullananlar Amerikan Cerrahlar Koleji Dergisi’nde fırsat yakalamışlar. Yayındaki birinci yazarın Saddam vahşetinden canını kurtardığının belirtilmesi unutulmamış.

Bilimsel yayın görünümlü ayrımcılık belgesi

Bilimsel yayın kılıflı siyasetten öylesine tat almış ki yazarlar yayının sonuna Kürdistan haritası eklemekten alamamışlar kendilerini. Elbette, Türkiye topraklarını da özlemini çektikleri haritaya ekleyerek.

Türkiye ve Türkiye’yi var eden Lozan yok sayılarak.

Kendi vatandaşının boğazına çökerek onun yaşam hakkını elinden almakta sakınca görmeyen emperyalizm elindeki bilimsel(!) aygıtla uzaklardaki “özgürlük!” arayışına destek çıkmakta sakınca görmemiş.

Bu ve benzeri örneklerin ne ilkidir ne de sonuncusu olacaktır bu.

Ayrılıkçı terörde kendi çıkarlarına hizmet gören emperyalizm eli kanlı terör örgütüne aklın almayacağı kadar çok silah ve para yardımı yapmaktan kaçınmazken, bilimsel ortamda akademik kisveli yazılarla da kamuoyu oluşturmayı ihmal etmemektedir.

Burada önemli olan bu gibi sinsi ve kötü niyetli yayınlara anında ve çok odaktan tepki gösterme refleksini diri tutmaktır.

Bu tepkileri tıp derneklerinin yanı sıra hekimlerin meslek kuruluşu olan Türk Tabipleri Birliği de kendisine iş edinmelidir.

Bu örnekteki bir başka ayrıntıya değinerek sonlandıralım yazıyı.

Az önce adını andığımız dergide yer alan bilimsel yayınlıkla ilgisi bir tıp dergisinde yayımlanmış olmaktan öteye geçmeyen yazıya ABD’de yaşayan meme cerrahı Atilla Soran’ın da tepki göstermiş olması son derece değerlidir. Bedeni orada olsa da gönlü ülkesinde olan bir yurtseverin bu tepkisi işaret fişeği işlevi görmüş olmalıdır.

Bu işaret fişeğini gören Meme Dernekleri Federasyonu da adı anılan dergiye tarih dersi niteliği de taşıyan bir yanıt göndererek gerekeni yapmıştır.

Meme Dernekleri Federasyonu’nun yanıtı

Tüm bu tepkiler son derece yerinde ve doğrudur!

Ama yetmez!

Akademiyle siyaseti biri birine karıştırma konusunda hünerli olduğunu sananlara yönelik tepki zincirine Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri ve Sağlık bakanlıkları da gereken yanıtı diplomatik ve akademik kanalları kullanarak katılmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti yeri gelince silahla, gereğinde de kalemle korunmalıdır.

Ceyhun Balcı, 03.08.2020

Posted in

Yorum bırakın