Bayraklı’da yıkıma neden olan depremden sonra yaşamımın üçte ikisinin İzmir’de ve yarısına yakınının da Bornova’da geçtiğini düşününce ister istemez 40 yıl öncesine yolculuk yaptım.
Ege Tıp’ı bitirmeden önceki iki yılımda şimdi Bayraklı olan yerdeki bir evde yaşadım. Burunova’nın (Bornova) hızla yapılaştığı yıllardı. Elbette, o yıllarda aklımız şimdiki gibi ermiyordu bu işlere. Yapılaşma ve talan yaşanmadan önce aklımda kalan bu verimli ovada yetiştirilen bamyanın lezzeti ve verimiyle yaptığı ündü. Çokça yetiştiriliyor olmalıydı ki, tümü taze olarak tüketilemeyecek ürünün değerlendirilmesi için konserve fabrikaları da konuşluydu bu bölgede.
Türkiye’nin başına 70 yıldır bela olan imar üzerinden yolsuzluk ve oy devşirme alışkanlığının İzmir’deki yansımasıydı yaşanan. Bölgedeki yapılaşmada önemli pay sahibi olan öncü bir yüklenici buradaki bir semte soyadını bile verdi. Hâlâ da bu adla anılır.
Birinci sınıf tarım alanı olan alüvyonlu topraklar üzerine depreme dayanıklı yapı dikerek maliyeti artırmak hiçbir yüklenicinin aklından bile geçmedi. Arsa sahibiyle anlaşma yapılır. Yarısı sana, yarısı bana sözleşmesiyle inşaata girişilir ve yapıların elbette olabildiğince az harcamayla tamamlanması anahtar olguydu.
Sonuç birkaç gündür en acıklı haliyle gözlerimizin önünde!
Şimdi de Bornova-Bayraklı kesişiminde iş yerim. Her çalışma gününde 7-8 saatim burada geçiyor. Bir yandan geçmişe yolculuk yaparken diğer yandan da özellikle yürüyüş yaparken “deprem olsa buralar ne olur?” sorusunu aklıma getirmediğim gün olmadı desem yalan olmaz.
Hemen her gün aklıma takılan bu soru 3 gün önce yanıtını suratımda patlayan tokat gibi aldı! Çok daha ağır bir bedel ödemediğimiz için kendimizi şanslı saymalıyız.
Uygunsuz zeminde uygunsuz yapı hiç kuşkusuz gün gibi ortada olan gerçek!
Ama, dün bir bugün iki!
Yıkılan ve hasar gören yapıların yüklenicilerinin peşine düşüldüğü haberini izleyince hem sevindim, hem üzüldüm! Sorumlunun bulunması ve hesap vermeye zorlanması elbette sevindiriciydi.
Diğer yandan ise hesap soruluyor algısı yaratarak asıl sorunu perdeleme olasılığının ortaya çıkması üzücüydü.
Uygunsuz yerlere yerleşim, çürük yapılar üretme ve başkaca sorunlar yalnızca yüklenicilerin sıradan seçimi değildir. Onları böyle davranmaya zorlayan yağmacı ve talancı anlayış sorgulanmadan, bu anlayışın varlığı sonlandırılmadan Türkiye’nin depremle imtihanından geçer not alması olası gözükmüyor.
Yakın zamanda ülkemizin ünlü yüklenicilerinden birisi millete burada yazamayacağımız sözcükler kullanarak sövmedi mi? Bu nedenle soruşturulduğunu duyan oldu mu? Elbette hayır!
Sözün özü!
İnşaat sektörü kimi savlara göre ülke ekonomisini ayakta tutmaktadır. Dolayısı ile bu sektörün her türden ve çaptan oyuncuları son derece kutsal ve güçlü kişiliklerdir. Ne de olsa ülke onların sayesinde ayakta durmakta ve var olmayı sürdürmektedir.
Birkaç yükleniciyi soruşturmak, kovuşturmak ve hatta demir parmaklıklar ardına göndermek olsa olsa algı yaratır. Düzen varlığını koruyacağı için inşaat yolsuzluğu ve vicdansızlığı kumdan kale gibi yıkılan yapılara inat olanca gücüyle ayakta kalacaktır.
Depremden bu yana dikkatimi çeken bir başka ayrıntıdan söz etmeden geçemem.
Adlarını da saymakta sakınca yok!
CNN Türk, NTV, Haber Türk, TRT ve Ahaber başından bu yana depremin büyüklüğünü 6.6 olarak verdi. Aradan geçen 3 güne karşın pek çok kaynakça da düzeltildiği halde adı anılan (ve anılmayan) kanalların ısrarı karşısında depremin doğru büyüklüğünü vermenin bile birisinin onayına kaldığını düşünmekten alamadım kendimi.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/celal-sengor-isyan-etti-lutfen-su-66yi-artik-silin-1787812
Depremin tozu yatışmamışken enkaz üzerine çıkıp gösteri yapmakta sakınca görmeyen bakanı da tarihe not düşme görevini unutmayalım! Nasıl bir çiğliktir? İnsanın aklı almıyor?
https://www.veryansintv.com/vatandas-can-derdinde-pakdemirli-sov-pesinde
Bu arada, Sabih Kanadoğlu’nun Türkiye’yi tanımlayan tümcesi de doğrulandı. Türkiye “anayasal” değil ama “anayasalı” devlettir artık! Eski başbakan Binali Yıldırım İzmir’de depremle ilgili bir bakanlar eşgüdüm toplantısına başkanlık ederek kıtlığı yaşanmayan şaşırma gereksinimimizi karşılama inceliği gösterdi.
https://www.veryansintv.com/bakanlarin-basin-toplantisinda-binali-yildirim-konustu

Yorum bırakın