Küresel salgın nedeniyle ertelenen Tokyo yaz olimpiyatlarıyla olağan zamanında yapılan Beijing 2022 kış olimpiyatları 6 ay arayla olimpiyat heyecanı yaşanması sonucunu doğurdu.

Yaz olimpiyatları sırasında olimpiyatların karanlık yüzüne değinmiştim. Olimpiyat deyince yüce amaçlara odaklanma ve hemen her fırsatta yinelenen olumlu duygular yalnız kalmamalıdır. Yerküre ya da bir başka gök cismi gibi olimpiyatların da karanlık yüzü vardır. Çok çeşitli nedenlerle bundan söz edildiğine en azından sıklıkla rastlanmaz.

https://www.veryansintv.com/olimpiyatlarin-karanlik-yuzu

Tokyo yaz olimpiyatlarını gerektiği halde bir kez daha erteletmeyen de bu karanlık yüzdü.

“Daha Hızlı, Daha Uzağa, Daha Yükseğe!” üçlemesine görünürde olimpiyat aşkı ama gerçekte “daha çok kazanç” söyleminin eklenmesi de bu karanlık yüzle yakın ilintilidir. Destekçi şirketler, destekçi şirketlerin bir dediğini iki etmeyen düzenleme kurulları ve buna eklenebilecek başka çirkinlikler daha fazla anılmayı hak eder.

İki yıldır iç içe olduğumuz küresel salgının çıkış noktası olan Çin çok kısa süre içinde aldığı köktenci ve ödünsüz önlemlerle bu bağlamda yeryüzünün en güvenli ülkelerinden birisine dönüştü. Örneğin, dün (20.02.2022) Çin’de saptanan toplam Covid 19 olgusu sayısı 144’tü. Bir buçuk milyara dayanan insan varlığıyla dünyanın en kalabalık ülkesi de olan Çin için göz ardı edilebilecek niceliktir.

İki hafta önce başlayan ve dün sona eren Beijing 2022 kış olimpiyatları böylesine güvenli bir ortamda yapıldı. Covid gölgesi Tokyo’da olduğu gibi bu oyunların üzerine düşmedi böylelikle.

Yaz ve kış olimpiyatları kapsadıkları sporların özellikleri gereğince akla kara gibi karşıtlık gösterir. Olimpiyat halkaları dışında neredeyse benzerlik bulmak olanaksızdır ikisi arasında.

Yaz olimpiyatları için de söz konusuydu.

Pek çoğumuzun tanışık bile olmadığı kaykay gibikimi  spor dallarına rastlamıştık orada.

Benzer duruma kış oyunlarında da rastlandı.

Kar üstünde insan eliyle oluşturulmuş rampa, iniş, çıkış vb yapay oluşumlardan yararlanarak kayak ya da kar tahtasıyla yapılan bu sporlar akrobatik ve artistik özellikleriyle öne çıkmaktaydı. IOC’nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) olimpik spor dallarını belirleme konusundaki kötü sicili anımsandığında “biz bu filmi görmüştük” demekten alamadık kendimizi. IOC üzerinde egemenliği olan devletlerin bu konuda hemen her zaman olimpik spor dallarını belirlemede de etkin oldukları bilinmeyen bir durum değil.

Söz konusu spor dallarında madalya kazanan ülkelere bakıldığında ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ve ABD’ye hiç yoktan madalyalar kazandırılmıştır böylelikle.

Buna karşılık, kış sporlarının geleneksel dallarında (bu spor dallarının geçmişine ve köküne bakıldığında yaşamda karşılıkları bulunduğu da kolaylıkla anlaşılabilir) kış olimpiyatlarının gelmiş geçmiş en başarılı ülkesi Norveç’in ve ona eklenen Almanya’nın dorukta yer aldıkları görüldü.

Avusturya, İsviçre, İtalya, Fransa, Hollanda ve diğer İskandinav ülkelerinin başarı geleneklerini sürdürdüklerine şaşırılmadı. Ev sahibi Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore ve Japonya bu alandaki başarılarını sürdürdüler. Ayrıca, Slovenya dışındaki Balkan ülkelerinin yokluğu da dikkat çekiciydi.

Dopingle başı dertte olan Rusya’nın ülke adıyla olmasa da olimpiyat komitesi bayrağı altında her zaman olduğu gibi ben de varım dediği görüldü. Toplam madalya sayısında Norveç’in hemen ardından geldiği gözlendi. Baskılanmış haliyle bile kendisine yönelen baskıcılığa gözdağı verdiğinden bile söz edebiliriz.

Bu arada, her şeye karşın kış sporu olanağı ve geleneği olmayan Bolivya, Brezilya, Haiti,Trinidad Tobago, Şili ve Madagaskar gibi ülkelerin sporcularına rastlamak ilginçti.

Türkiye’ye gelince!

Kayakla atlama dalında bir sporcumuzun olimpiyatta yarışabilmesi ve üst tura kalabilmiş olması alışık olduğumuz durum değildi. Çok daha eskiden kuzey disiplini kayakta geleneği olan Türkiye’nin bu daldaki sporcusunun yarışı bitirememiş olması göze batan olumsuzluk oldu.

Son yıllarda sayıları artan kayak merkezlerinin kış sporlarında sıçramaya katkı vermemiş olması bir gerçektir. Spor yönetimimizin 4 mevsimi bir arada yayabilen ülkemizde kış sporlarının gelişmesi doğrultusunda adım atmasında yarar olduğu kuşkusuzdur. Kış sporları ülkemiz seçkinlerinin ilgi alanındadır. Dolayısı ile bir avuç insan tarafından yapılmakta ve geniş kitleden sporcular seçilmediği için başarıya giden yolda yaya kalınmaktadır.

Salgın etkisiyle olimpiyat sıklığı arttı demiştik. İki yıl sonra Paris yaz olimpiyatları yapılacak. Bu süre boyunca her şey konuşulacak, yazılacak, çizilecek.

Görünürdeki oyuncular seçkin sporcular ve ülkeleri olacak.

Elbette doping de gündemde olacak.

Dopingten uzak durmanın erdemleri ballandıra ballandıra anlatılacak.

Bir de az sayıda insanın ve ülkenin ilgi alanındaki madalya güvenceli kimselerin bilmediği tanımadığı dalların olimpiyat programına alınması çabaları da sürdürülecek.

Olimpiyatların perde gerisindeki güçlü oyuncular olan çok uluslu şirketler azgınlaşmayı sürdürecekler. Közdeki kestaneleri her zaman olduğu gibi ellerini yakmadan kullanışlı maşalarla alacaklar.

Olimpiyatlar yalnızca spor olayı olmaktan çıkalı çok oldu.

Kirli yüzünün de gündeme gelmesi öncelikli dileğimiz olmayı sürdürecek.

Posted in

Yorum bırakın