Bağlantıdaki haberden kaynaklı çağrışım bu yazıya maya oldu.

https://www.veryansintv.com/boyle-sirret-bir-nato-isbirlikciligi-ve-yalan-gormedim/

Selim Kuneralp emekli büyükelçi. Babası Zeki Kuneralp de Türkiye Cumhuriyeti’ne büyükelçi olarak hizmet vermiştir. Annesi Neclâ Kuneralp 1978’de Madrid’de ASALA terörü kurbanıdır. Zeki Kuneralp Milli Mücadele karşıtı Ali Kemal’in oğludur. Olmaması gereken bir şey olmuş ve Ali Kemal dönemin duyarlı koşullarından yararlanan bir hoyratlığın sonucu olarak linç edilerek öldürülmüştür.

İşin kolayı dedesi neydi ki kendisi başka bir şey olsun demektir. Hiç de öyle değil. Hiç kimse anasının, babasının, dedesinin ya da bir başka yakınının hatasından, günahından sorumlu tutulamaz. Bu bilgilerden sonra yapılması gereken saptama Cumhuriyet’i kuran kadroların bilgeliği olabilir. Zeki Kuneralp’in büyükelçilik için adı geçtiğinde elbette Ali Kemal’in oğlu olduğu bilinmekteydi. Konu üst düzeyde ele alındığında Cumhuriyet’in İkinci Adam’ı İsmet İnönü’nün de onayıyla bu göreve getirildi. Bu örnekten de anlaşılacağı gibi Cumhuriyet’i kuranlar kimseye kin gütmedi. Kimseye önyargıyla yaklaşmadı. Kimseye yakınlarından kaynaklı bedel ödetmedi. Bu nesnel yaklaşım her birimiz için olsa olsa övünç kaynağı olabilir.

Gelelim bugüne.

Oğul Kuneralp, Serbestiyet gazetesine verdiği demeçte emekli generallerimizi ve amirallerimizi Putin hayranlığıyla yaftalamış. Her dönemde kendisine yer bulan kolaycılık bu örnekçe doğrulandığı gibi günümüzde de kullanışlı bir seçenek olmayı sürdürüyor.

Serbestiyet adı bana Serbesti gazetesini çağrıştırdı. İkinci Meşrutiyet yıllarında İstanbul’da çıkartılmakta olan Serbesti gazetesi Prens Sebahattin çevresinde kümelenen “ademi merkeziyetçi” eğilimli (bugünün ayrılıkçılığa sıcak bakan liberalleri olarak algılanabilir) topluluğun yayın organı olarak da işlev görmektedir. Hatta, bu gazetenin başyazarı Hasan Fehmi Bey 1909’da bir suikaste kurban gider. Her ne kadar olay karanlıkta kalmışsa da İttihat ve Terakki cinayetle doğrudan ilişkilendirilir. Hasan Fehmi Bey’in son yolculuğuna uğurlanışı İttihat ve Terakki karşıtı gövde gösterisine dönüştürülür.

Yine bugüne gelirsek, emekli büyükelçi Kuneralp’in çıkışını da liberal akım içinde değerlendirmek doğru olur. Biraz zaman ayırıp bağlantıdaki habere kaynaklık eden yayın organının inceledim. Dört dörtlük NATOcu, Atlantikçi, emperyal seviciliğiyle yanıp tutuşan bir basın organı gördüm karşımda.

Geçmişin Serbestisi günümüzde Serbestiyet adıyla kaldığı yerden sürdürüyor görevini demekten alamıyorum kendimi. Millici güçlere karşı “liberal çıkış” o günlerin eksenini oluşturmaktaydı.

Bugünün millicileri emekli generaller ve amirallerse liberal kanadın temsilcileri yaylım ateşi sürdürüyor diyebiliriz.

Yazının sonunda bir noktaya vurgu yapmakta yarar var.

Geçmişte yaşanan iki ölüm var.

Birisi Serbesti gazetesi başyazarı suikast kurbanı Hasan Fehmi Bey ve diğeri azılı Milli Mücadele karşıtı linç edilmiş Ali Kemal. Her iki ölüm de yanlıştır, gereksizdir. Hatta, biraz daha ileri gidersek ölümlerin gölgesi yanlışların sığınağı olmuştur bile diyebiliriz.

Bir başka vurgu da hiç kimsenin kan bağı üzerinden sorumlu tutulamayacağı üzerine olsun. Bunun yerine düşünce bağına odaklanmak doğru olan yoldur.

Posted in

Yorum bırakın