Dün aynı gün içinde belediye otobüsü, metro ve tramvayı kullandım. Okullar kapanmış olsa da her üçündeki yoğunluk dişe dokunur düzeydeydi.

Bilindiği gibi bir süredir maskesiz yaşam özlemiyle yanıp tutuşmakta hem insanımız hem de yönetenlerimiz.

Günlük Covid 19 olgu sayılarının 1.000’in altına düşmesiyle birlikte toplu taşımada da maske zorunluluğu sona erdi. Bu sayılara düşülmesinden günler önce de İzmir’deki toplu taşıma araçlarında maske zorunluluğu kalkmıştı. En azından bu zorunluluğun uygulanması ve anımsatılmasıyla görevli olanlar zorunluluk yokmuş gibi davranmaya başlamışlardı.

Bu durumdan öncelikli sorumlunun Sağlık Bakanlığı olduğunu unutmadan vurgulamalıyım.

Zorunluluğun kalkışını topluma anlatmada her zaman olduğu gibi başarısız ve etkisiz oldu bakanlık. Sağlık bakanı bir yandan maske zorunluluğunun kalkış müjdesini verirken diğer yandan maskenizi yanınızda bulundurmayı sürdürün sözleriyle ne demek istedi? Anlayabilen anlatsın!

Bu arada, günlük Covid bülteni haftalık olarak yayımlanmaya başladı. Son bildirime bakılırsa peşine düşmekten vazgeçtiğimiz Covid olgularının günlük 1.000 eşiğini aştığı görüldü. Böyle bir olumsuzlukta ne yapılacağı konusunda en küçük bilgisi olan var mı?

Bu gamsız, duyarsız ve aymaz tutumdan çıkartılabilecek tek sonuç : “Covid 19 artık gündemimizde yer almıyor, almayacak”.

Düne dönersem.

Açık havada maske takmıyorum.

Ama, her türlü kapalı alanda ve özellikle de toplu taşımada maske kullanımını titizlikle sürdürüyorum. Ülke genelinde maske zorunluluğunun sürdüğü tek ortam olan sağlık kuruluşlarında da gereken özenin gösterilmediğine üzülerek tanıklık ediyorum. Maskesiz hiç kimseyi yanıma yaklaştırmamaya, hizmet vermemeye özen gösteriyorum.

Dünkü toplu taşıma kullanımlarımda yazıya başlık olan durumla baş başa kaldım. Otuz kişinin bulunduğu belediye otobüsünde maskemle bir başımaydım.

Metroda bir başıma olmasam da her geçen gün maske kullanımının azaldığını görüyorum.

Tramvayda da bir başıma olduğumu şaşırarak gördüm.

Bu ortamlarda maske takmayı sürdürenlere ters bakışın uzakta olmadığını öngörebiliyorum.

Ülkeyi, kenti ve bir olağandışı bulaşıcı hastalık sürecini yönetmenin ne denli önemli bir iş olduğunu, yönetenlerimizin bu bağlamda sınıfta kaldıklarını üzülerek izlemek maskeyle bir başına kalmak kadar acı verici.

Maskeye ilişkin duyarsızlık ve özensizlikten söz ederken küresel ölçekte olgu sayılarındaki sıçrama ve hastaneye yatış sayılarındaki artış haberlerine de dikkat çekmek kaçınılmaz. Köktenci önlemlerle virüsü yaşamımızdan çıkartamadığımız sürece evrimin görkemli gösterisini sunmayı sürdürecek gibi görünüyor yarı canlı virüs.

Posted in

Yorum bırakın