Türkiye 10 yılı aşkın süredir insan deposu işlevi görür oldu. “İnsanlık namına” kılıflı bu süreç iktidarın gizli gündemiyle Avrupa’nın çıkarlarını ortak paydada buluşturmaktadır. Hemen her konuda Türkiye’yi boy hedefi yapan Avrupa’nın tampon Türkiye’den başka hiç bir konuda olmasa bile bu konuda son derece hoşnut olduğu açıktır.

Yolda rastladığımız her 10 kişiden birinin yabancı olduğu ortamda hak ettiği ilgiyi görmeyen bir başka önemli konu çöptür.

İngiliz evsel atıklarına Adana’da rastlandığı haftalar önce basına yansımıştı. Araştırılırsa ülkemizin başka pek çok yerinde benzer durumla karşılaşılabileceği kuşkusuzdur.

Çöpün her türü için elverişli bir ülke Türkiye. Bundan 15 yıl önce varlığı saptanan ve kanıtlanan nükleer atık İzmir’in Gaziemir ilçesindeki varlığını sürdürüyor. Unutulmuş gibi olsa da içinde bulunduğumuz yılda da akla getirildi. Beşyüz bin ton nükleer atığın yalnız Gaziemir için değil İzmir için tehlike kaynağı olduğu bir kez daha gündeme getirildi. Bölgede ölçülen radyasyonun normalin 7291 katından fazla olduğunu ekleyerek daha fazla iç karartmaktan kaçınalım.

https://tr.sputniknews.com/20210614/gaziemirde-radyasyon-normalin-7-bin-katina-cikti-tum-izmir-risk-altinda-1044730926.html

“Kötüsü geçti. Daha kötüsü yolda” sözüne uyan şekilde bir büyük dert Türkiye yolunda.

Brezilya donanmasında söküm zamanı gelen Sao Paulo gemisi “ne olursan ol, gel” diyen Türkiye’nin çağrısına yanıt veriyor. Türkiye’de gemi sökümünün ilk akla gelen adresi olan Aliağa okyanusun karşı kıyısından yola çıkan konuğunu dört gözle bekliyor.

Aliağa’da konuşlu gemi söküm endüstrisi özel girişim olarak karşısına çıkan her türlü fırsatı değerlendirmek ister. Devlet tam da burada gereklidir.

Brezilya donanmasının Sao Paulo gemisindeki oylumlu asbest bu işin sıradan bir söküm olmadığını anlatmaya yetip de artacak önemdedir.

Bu gemiden çıkartılması olası tehlikeli atık niceliğiyle ilgili olarak Sao Paulo’nun ikizi olan, 62 yıl önce Fransa’da yapılmış ve sökülmüş Clemenceau gemisi esin kaynağı olabilir. 1300 ton tehlikeli atık çıkmış söz konusu ikiz gemiden. Kanserojen olduğu DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından ikibinli yıllarda kesinleştirilen asbest elbette önde gelen tehlikeli atık. Yanı sıra o dönemde yapılan gemilerde kullanılan kurşun da bir diğer önemli tehlikeli atık.

Sao Paulo

Sao Paulo’nun ikizi Clemenceau’yla ilgili bir başka ilginç not sökümüyle ilgili. Hindistan bu gemiyi sökmekten kaçınınca söküm işi İngiltere’de yapılmış.  Söküme girişilmeden önce yalıtılmış bir ortam oluşturulmuş. Zehirli atıkların çevre ve dolayısı ile toplum sağlığını etkilememesi için gerekenler yapılmış.

Bizde de benzer koşullar oluşturulabilir diyecekler için anımsatalım.

Bundan 14 yıl önce (2008) denize indirilecek bir geminin filikasını denemek için maket yerine insan kullanılan bir ortamda (Filika denemesi 3 işçinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlandı. Kayıtlara elbette iş kazası olarak geçti. Görülen dava sonuçlandı. Bu cinayetten sorumlu kişiler 36 bin TL para cezası ödeyerek yaşamlarına hiç bir şey olmamış gibi devam ettiler) Sao Paulo’nun sökümü için gerekli koşulların oluşturulabileceğine inanmak iyimserliğin de ötesinde saflık olur.

https://www.denizhaber.com/gemi-insa-sanayii/tuzlada-facia-gibi-kaza-3-olu-13-yarali-h12879.html

Bu konuyla ilgili bir başka ilginç not AB kaynaklı. Hemen her konuda Türkiye’yi aşağılayan AB her nedense Aliağa gemi söküm kuruluşlarının AB normlarına uygunluğunu sertifikalandırmış. Ülkemizin Avrupa’yı kurtarmak uğruna tampon olmayı kabullenmesi Avrupa’nın sınırsız övgüsünü alıyor. Benzer durum gemi sökümü için de geçerli belli ki.

Elbette, ticari kuruluşlar kazanç söz konusu olunca pek çok önlemden, düzenlemeden kaçınabilirler. Bu kaçınmalar işi yapanın yanına parasal kazanç olarak kalır.

Devlet de “ben yokum” dediğinde çevre ve toplum sağlığını korumada geriye bir tek yargı engeli kalır. Günümüz Türkiyesi’nde kuvvetler birliğinin söz konusu olduğu düşünüldüğünde yargıdan olumlu sonuç beklemek de zorlaşır.

Türkiye’yi insan deposuna eşdeğer tampon ülkeye dönüştürenlere, çöplüğe çevirenlere “yazıklar olsun” demekten başka yolumuz kalmamış olur.

Çözüm mü?

Her ülke kendi gemisini sökmeli.

İngiltere’nin yaptığı gibi gemi sökümü yalıtılmış ortamlarda çevre ve toplum sağlığı riskleri sıfırlanarak yapılmalı.

Askerini Kore savaşında 23 sente satan, filika deneyinde maket yerine ucuz insan kullanan bir ülkede bu önerilerin etkililer ve yetkililer katında en küçük etki yaratmayacağından kuşku duymaksızın…

Yazının başlığındaki soruyu içimiz kan ağlayarak yanıtlayabiliriz ancak…

Posted in

Yorum bırakın