Son yıllarda gangrene dönüşen hekime şiddet olgusuna hekim göçü eklendi. İlk bakışta farklı iki kavram gibi görünse de biri diğerini etkileyen, hatta neden olan iki olgudan söz ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde TBMM’de Sağlık Bakanı’na yöneltilen bir soruya sayın bakanın yanıtı bu ikiliyi bir kez daha gündeme getirdi.
Soru “Hekimler neden Türkiye’den ayrılıyorlar?” idi.
Sayın bakan akılcı ve bilimsel bir açıklama yerine kolaycılığı seçerek eliyle de desteklediği bir söylemle hekim göçünü parasal nedenlere bağladı. Bunu yaparken de farkında olarak ya da olmayarak küçültücü ve aşağılayıcı bir davranış sergilemiş oldu.
Hemen değinmekte yarar var.
Başka bir çok uğraş sahibi gibi hekimlerin de parasal kaygı duymalarında ayıplanacak ve eleştirilecek yan yoktur. Örneğin, işverenle masaya oturan işçi ya da devletle pazarlığa girişen kamu çalışanı anlaşma için ilk olarak parasal getiriyi koymaktadır ortaya. Bu olağan durumun ayıplanmadığı yerde hekimin parasal kaygısının eleştiri konusu edilmesi en hafif tanımla yadırgatıcıdır.
Her ne kadar sayın bakan konuyu parasal beklentiye indirgeyip, kendi sorumluluğunun ve yükümlülüğünün üzerine şal örtmeyi yeğlese de, gerçek göründüğünden farklıdır.
Şöyle ki!
Hekimlerin ve onlara eşlik eden sağlık çalışanlarının parasal bağlamdaki özlük hakları 12 Eylül 1980’den bu yana hiç iyileşmediği gibi sürekli olarak gerilemiştir.
Durum böyleyken hekim göçünün son birkaç yıldır gündeme gelmiş olması, tırmanış göstermesi ve her sonraki yılın bir önceki yıldaki göçü aratır olması başkaca etkenleri irdelemeyi gerektiriyor.
Sağlık ortamında durmak bilmeyen ve sürekli tırmanan şiddete, artan işyükünün yarattığı gerginlikleri eklemekte yarar var.
Son birkaç yıldır yatışmak şöyle dursun giderek derinleşen ekonomik krizden kaynaklanan gelecek kaygısı göz ardı edilebilir mi?
İzmir Tabip Odası’ndaki 2010-2012 yönetim dönemimizde hekimlere bir sormaca (anket) gönderdiğimizi anımsadım. Konu hekime şiddetti. Yaklaşık 500 meslektaş sormacaya katılmıştı.
Hekime şiddete ilişkin bir dizi soruya yanıtlardan sonra hekimlerin geri bildirimleri de değerlendirilmişti.
Hekimlerin geri bildirimleri arasında devlet ileri gelenlerinin hekime şiddeti özendiren söylemlerine ilişkin olanı dikkat çekici çoğunluktaydı.
Anımsanacaktır!
On yılı aşkın süre önce devlet ileri gelenlerimizin “ben bu doktorlara iğne yaptırmam” ya da “bu doktorlar paragözdür” türünden söylemleri eşlik etmekteydi devrime eşdeğer olduğu savlanan sağlıkta dönüşüm programı uygulamalarına.
Bugünkü sayın sağlık bakanının hekimleri parasal beklentiler üzerinden küçümseyen ve değersizleştiren söz ve davranışı az önce anımsattıklarımı tamamlayan ve kaldığı yerden sürdüren niteliktedir.
Konunun bir başka yanına değinmek de kaçınılmaz.
Gönül bağı!
Her şey bir yana günümüzde devletle vatandaşı arasındaki gönül bağı kopma noktasına gelmiş durumdadır. Her türlü olumsuzluğa eklenen bu gelişmenin de hekim göçünü hızlandırıcı ve özendirici etki yarattığı yadsınmaz gerçektir.
Bir yaşanmışlıkla gönül bağının önemine vurgu yaparak bağlamış olayım yazıyı.
Yıl 1925!
Yer Sirkeci Garı.
Berlin trenine binmek üzere gara gelmiş olan genç gergin ve sıkıntılıdır. Yaşamında ilk kez yurtdışına çıkacak ve yıllarını orada geçirecektir. Devlet bursuyla eğitim ve öğretim görecektir Berlin’de.
Posta dağıtıcısının Mahmut Saaadi, Mahmut Saaadi seslenişiyle irkilir. Bir telgrafı vardır. Aceleyle açar, okur!
“Sizleri uzaklara bir kor olarak gönderiyoruz, birer ateş topu olarak dönmelisiniz!”
İmza Mustafa Kemal.
Kaygılarından ve kuşkularından utanç duyan oralara gidilir de çalışılmaz mı, eğitim, öğretim tamamlanır da geri dönülmez mi? Geri dönülüp de bu ülkeye hizmet edilmez mi sorularını şekillendirir kafasında.
Bu soruların yanıtlarını eksiksiz şekilde vererek bir ateş topu olarak döner ülkesine!
Kim midir Mahmut Sadi?
Mahmut Sadi Irmak!
Uzun yıllar İstanbul Tıp Fakültesi’nde hekim yetiştirmenin yanı sıra kısa süreli de olsa ülkesine başbakan olarak hizmet etmiştir.
Yönetenlerimiz işe gönül bağını onarmakla başlasalar iyi ederler.
Bunun için bir şeyler yapmadan önce hekimleri aşağılamaktan, küçümsemekten uzak durmayı yeğleseler iyi bir başlangıç yapmış olurlar.
Hekimler aşağılanmayı ve küçümsenmeyi hak etmiyor!

Yorum bırakın