
İmparator Franz Beckenbauer’i ilk kez sinemada izledim. Televizyonun yaşamımıza henüz girmediği yıllarda Dünya Kupası’nın filmi yapılırdı. Sinemalarda gösterime girdiğinde o filme gidilir ve geçmiş dünya kupasının özeti izlenmiş olurdu.
1966 Dünya Kupası finalinde İngiltere’nin Batı Almanya’ya attığı golde top çizgiyi geçmiş miydi? O günün teknolojisiyle bu soruya nesnel yanıt üretilememişti.
1970 Dünya Kupası Meksika’da olduğu için saat farkına bağlı olarak maçları radyodan dinlemek bile çok olası değildi. Gazete haberleriyle radyo bağlantılarıyla yetinmekten başka seçenek yoktu.
Televizyonla tanışmam 1974 Dünya Kupası’yla oldu.
Tam 50 yıl geçmiş.
Batı Almanya’da yapılan finallerde Türkiye yoktu ama Türk hakem vardı. Doğan Babacan! Batı Almanya-Şili maçında Şilili Caszely’ye gösterdiği kırmızı kartla işlendi belleklere.
İmparator Beckenbauer’i televizyonda ilk ve son kez izlemiş oldum.

Almanya’yı 1990’da teknik direktör olarak bir kez daha şampiyonluğa taşımıştı imparator. Önce futbolcu, onu izleyerek teknik direktör olarak kupayı kaldırma onuruna erişen sayılı insanlar arasına girmişti böylelikle. Beckenbauer’den önce bu onura erişen bir Brezilyalı Zagalo vardı diye anımsıyorum.
Özel yaşamındaki çalkantılarla tanınan Beckenbauer’in mutluluğu bir türlü yakalayamadığı bilinir.
Adının karıştığı akçeli yolsuzluklar sonrasında ortalıkta gözükmediği de not edilmeli.
Oğlu Stefan’ı 49 yaşında kanserden yitiren imparatorun spor yaşamındaki sayısız başarıya ve kazanca karşın toplumsal yaşamdan elini eteğini çektiği görülür. İyi bir baba olamayışın vicdanında açtığı derin yarayı bir türlü iyileştiremez.
Bu dünyadan bir imparator geçti diyerek sonlandıralım…
Toprağı bol olsun!

Yorum bırakın