Nil’in batısına geçtikten kısa süre sonra Giza piramitlerine ulaşıyoruz. Çok yakınımızda olmalarına karşın filtre takılmış fotoğraf makinesi gibi boz bulanık görünüyor görkemli piramitler. Çöl tozu hiç yatışmamacasına iş başında.
Giza, arada Nil olmasa Kahire’yle bitişik ama ayrı bir şehir. Mısır’ın ikinci kalabalık kenti.
İlkokul bilgilerimizle belleklerimize işlenmiş olan üçlü Keops, Kefren ve Mikerinos olanca görkemleriyle karşımızda. Mısır’daki diğer ören yerlerine göre burası biraz daha kalabalık.
Aracımızdan iner inmez deveciler, atçılar ve her türden gezgin satıcılar kuşatıyor çevremizi. Akılda bulunsun. Mısır’da deveye binmek ücretsiz ama inmek için ücret ödemek zorunlu. Rehberimizin vurgulu uyarılarına kulak asıp devecilerden uzak duruyoruz. Deveye binme serüveni zaman zaman düşmeyle sonuçlanabildiği için önemli yaralanmalarla da sonuçlanabiliyormuş.
İlk bakışta Kefren daha yüksek görünse de bulunduğu yerin yüksekliğinden kaynaklı bir yanılsama olduğunu belirtmekte yarar var. Kefren, gerçekte Keops’tan 15 metre daha kısaymış.
Bundan 5000 yıl önce Giza o zamanki başkent Memfis’in kraliyet gömütü olarak seçilmiş. Buradaki üçlü 100 yıllık zaman aralığında yapılmış.
Firavun piramitle ölümsüzleştirilirken yakın akrabaları ve diğer önemli kişiler daha küçük boyutlu uydu piramitlere ya da mastaba denilen mezarlara gömülmüş.
Mikerinos üçlünün en küçük piramidi. Mısır’ın XII. Yüzyıldaki sultanlarından birisi piramitleri yıkma girişiminde bulunmuş. Mikerinos’un kuzey yüzündeki hasar bu girişimin günümüze ulaşan izleri.
Keops’un yüksekliği 146.7 metre. Kimileri 15 tona ulaşsa da yapımında kullanılan taş blokların ağırlığı ortalama 2.5 ton. Yaklaşık 2.5 milyon taş blok kullanıldığı kestirilmektedir. Aşınmaya bağlı olarak yüksekliği 138 metreye düşmüş.
Keops en büyük ve en eski piramit olmasının yanı sıra dünyanın yedi harikasının ayakta kalan teki olma özelliğine de sahiptir.
Zaman kısıtı piramitlerin kral odalarına inmemize engel oluyor.
Kefren izdüşümündeki sfenks yerleşkenin önemli bir başka yapısı olarak boy gösteriyor. Eski Mısır’daki en eski anıtsal heykellerden birisidir.
Yirmi metre yükseklikteki sfenks firavunu simgeliyor. Sfenksin burnundaki hasar Memlûklara, Osmanlılara ya da Napolyon’a bağlansa da XV. yüzyıldan önceye tarihlenmektedir.


Yorum bırakın