Mısır’ın üçüncü, Afrika’nın 7. Büyük kenti İskenderiye’ye yol alıyoruz. Mısır’daki son durağımız olacak.

Adını Büyük İskender’den alan İskenderiye 5 milyon nüfusuyla Nil deltasında yer alan tipik bir Akdeniz kenti.

Kahire’den başlayan birkaç saatlik karayolu yolculuğumuza hurma ağaçları eşlik ediyor. Nil boyunca olduğu gibi burada da çöl de eşlik ediyor bize.

Süveyş’ten gelen gaz ve petrol boru hatları kentin ekonomisinde önemli yer tutuyor. Elbette turizmden de söz edilebilir.

Büyük İskender’in adını taşıyan kentin Helenistik dönemin izlerini taşımasına şaşırmıyoruz. Ancak, aradan geçen yüzyıllara karşın bu izlerin varlığı şaşırtıcı olmamanın ötesinde ilgi çekiciydi.

Sürücümüz kent girişindeki dar sokaklardan geçerken ustalığını sergileme fırsatı bulmuş oldu.

Kahire’deki kadar olmasa da karmaşa görüntüleri İskenderiye’de de peşimizi bırakmadı.

Girişte dikkat çeken bir başka ayrıntı bizdeki sanayi sitelerine benzer işyerleriydi. Mısır dışından getirilen otomobillerin parçalanarak yedek parçaya dönüştürüldüğü anlaşılıyordu.

Kent girişindeki düş kırıklığı yerini bir Akdeniz kentine bıraktı denize erişince. İlk olarak Yunan mimarisi biçemli müze yapısında soluduk Akdeniz havasını.

Arkeoloji müzesinin Yunan biçemine ve girişteki Yunanca yazıya dikkat

Balkonlara asılı çamaşırlar da burası bir Akdeniz kenti diye haykırır gibiydiler.

Kent içinde ilerlerken küçük meydanda Korint başlı sütunu görmezden gelemiyoruz.

İskenderiye’de kurulmasıyla birlikte Mısır-Yunan dönemi başlamıştır. Onu sırasıyla Roma dönemi ve Hıristiyanlık izleyecektir.

Durum böyle olsa da dönemler keskin sınırlarla ayrılamaz. Buna bağlı olarak, Pagan-Hıristiyan eğilimler bir süre eşzamanlı olarak var olmuştur. Hatta, bu ikilinin kaynaştırılmasının yararlı olduğu bile savlanmıştır.

Yedinci yüzyılda başlayan İslâmi dönem bugüne kadar kesintisiz sürmüştür.

Dünyanın 7 harikasından ikisi Mısır’dadır. Piramitler aşınmış ve hasarlı olsalar da dimdik ayaktadır. İkinci harika, Helenistik dönem yapıtı İskenderiye feneri MÖ III. Yüzyılda Knidoslu mimar Sostratus tarafından yapılmıştır.

Ayakta olduğu zamanki yüksekliği 135 metredir. Fener 7 harika içinde günlük yaşam için kullanılan tek yapıttır.

MS 955 ve 1302’deki depremlerden sonra yıkılmıştır.

İskenderiye Feneri’nin alman arkeolog Tiersch tarafından yapılan çizimi

İskenderiye’de zamana yenik düşen bir başka önemli yapı İskenderiye Kütüphanesi’dir. II. Batlamyus döneminde yaptırılmıştır. Antik dönemin en önemli yapılarından birisi olan bu kütüphanede 40.000-400.000 kitap olduğu kestirilmiştir.

İskender’in ölümü sonrasında dağılan imparatorluğun Mısır’daki topraklarını Batlamyus hanedanı yönetmiştir. Topraklarını genişletmek amaçlı fetihlere girişmekten uzak duran hanedan tutkulu kitapsever olarak tanınmıştır. Pek çok yerden satın aldıkları kitapları kütüphaneye kazandırmışlardır.

Yanı sıra, pek çok bilim dalında da araştırmalar yapılmasını sağlayarak aklın ve bilimin kullanımını öncelemeye çalışmışlardır.

Matematikçi Öklid, mekanik bilimci Arşimed, hekim Herofilos, gökbilimci Eratostenes ve Batlamyus gibi ünlü bilimciler İskenderiye’de kendilerine sunulan olanakları kullanarak çalışmalar yapmışlardır.

Fenerin tersine kütüphane insan eliyle ortadan kaldırılmıştır.

Dördüncü yüzyıl sonlarında yaşanan pagan-hıristiyan çatışmaları sırasında hıristiyanlarca yakıldığına ilişkin bilgiler güçlüdür.

Alman sanatçı Von Corven tarafından arkeolojik veriler rehberliğinde çizilmiş kütüphane betimlemesi

Günümüz İskenderiyesinde kent içindeki kütüphanenin antik olanı yaşatması amaçlanmış. Bugünkü kütüphane 2002’de yapılmış. Yerleşkede planetaryum ve müzeler de yer alıyor.

Dört milyon dolayında kitabın bulunduğu bugünkü kütüphane dairesel yapıda olup 160 metre çaplıdır. Yüksekliği 32 metreye varmaktadır. Dairesel biçem Akdeniz’e doğan güneşi simgelemektedir. Sekiz milyon kitaba yer olduğu bilgisini eklemekte yarar var.

Kütüphane pencereleri ışığın durumuna göre kendiliğinden açılıp kapanan bir düzenekle donatılmış

Korniş

Mısırlıların adlandırmasıyla Korniş’te dikkat çeken yapılardan birisi deniz savaşlarında yaşamlarını yitirenler için yapılan Meçhul Asker anıtı.

Mısırlı devrimci devlet adamı, Wafd partisi kurucusu Saad Zagloul (1857-1927) da unutulmamış İskenderiye’de. Başbakanlık da yapan Zagloul İngiliz egemenliğinin sona erdirilmesi için yayımlanan bağımsızlık bildirgesindeki rolüyle öne çıkmıştır.

Saad Zagloul

Yunan-Mısır dönemi tanrısı Serapium için dikilen anıt bir başka görülesi İskenderiye yapıtıdır. Tanrı Serapeum, eski mısır tanrıları Apis ve Osiris’i bütünleştirmiştir. Ptolemaik hanedan tarafından kabul görmüştür. Tapınak hıristiyan egemenliğinden sonra kapatılmıştır. Pompei sütunu olarak da bilinir.

Serapeum anıtı (Pompei sütunu)

Doğu limanı girişindeki kale XV. Yüzyılın son çeyreğinde Memlûk sultanı Kayıtbay tarafından yaptırılmıştır. Bugün de ayaktadır.

Kayıtbay kalesi

İskenderiye’de, Mısır’ın geri kalanında olduğu gibi hıristiyanlık dönemini Müslümanlık ve Osmanlı dönemi izlemiş. Camilerle kiliseleri bir arada görsek de kentte Osmanlı’dan kaldığı izlenimi veren bir yapıya rastlamıyoruz.

Günübirlik İskenderiye serüveninin de sonuna geliyoruz. Son durağımız yeni yapılmış olduğu anlaşılan İskenderiye havaalanı.

İskenderiye havalimanı

Posted in ,

Yorum bırakın