Türkiye yangın yeri gibi.

Yas, kaygı, acı…

Ne ararsan var!

Durduk yerde yıkılan yapıda ölmek.

Tapuda tarla görünen ama üzerindeki kaçak yapıdaki merdiven altı parfümeride diri diri yanmak.

Bir gökdelende temizlik yaparken fırtınaya yakalanıp metrelerce yüksekte dakikalarca savrularak adrenalin tüketmek.

Diyarbakır’da köprüyol yapımındaki iskelenin çökmesi sonucu canlar yitirmek.

Gürcistan üzerinde parçalanan 60 küsur yağındaki uçakta yok yere toprağa düşmek.

Tüm bunların üstüne yazarı belirsiz buram buram komplo kokan İran’dan, Rusya’ya, İsrail’den ABD’ye uzanan bir dizi saldırgan üzerinden kafa karıştırmak.

Ne ararsanız var!

Ulusal yas yok!

Siyah kurdele var.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan olmasa yas gerekliliği akla da gelmeyecek belli ki.

Yaşananların özeti aklın kullanılmamasıdır.

Önlemek yerine olduktan sonra harekete geçip gözaltına almak, tutuklamak!

Dilovası’daki yangının İŞKUR’un yanı başında olması, sözde işyerinin sayısız kez bildirilmesine karşın oralı olunmaması.

Öngörme ve önleme yerine deneme ve yanılmayla yaşamak bu sonuçları koydu önümüze!

C 130’a ilişkin bir soruyla bitirmiş olayım!

Kanıtlanmadıkça komplo kuramlarına ilgi göstermemek gereğinden yola çıkarak.

Bir uçak kullanımdan düşünce mi çıkartılmalı?

Cumhurbaşkanlığı filosunda iki elin parmaklarının sayısından fazla uçak bulunduğu göz önüne alırsak 60 yaşını geçmiş ikinci el yük taşıma uçağıyla insan taşımayı sorgulamak seçenek olmanın ötesinde görevdir.

Bu yazıya konu olan ve hemen her gün benzerleri yaşanan olayların önlenebilir oluşu üzücü olmanın ötesinde yas tutmayı gerektirir türden.

Yas yoksa siyah kurdele var!

Buna bir de aklımızı kullanmayı ekleyebilsek…

Posted in

Yorum bırakın