Kategori: AZİM VE KARAR
-

Paşabahçe elde kalan az sayıdaki övünç kurumlarımızdan biri. Türkiye’de dehşete düşmeyeceğimiz gün olacak mı diye sormaktan alamıyor insan kendisini. Son Selimiye Camisi olayı bunca sıkıntının üzerine tüy dikmeye yetti. Restorasyonu uygun bulmayan kurula inat, bir başkası oluşturulmuş anlaşılan. Tıpkı istenen kararı alacak mahkemeyi bulmak gibi. Görsellere yansıdığı kadarı ile öncekiyle sonraki arasındaki fark korkunç. Korkunç…
-

Savlanana bakılırsa Türk toplumunda Amerikan karşıtlığı üst düzeydedir ve giderek kabarmaktadır. Ne kadar iyi demeye kalmadan “Trump bizi seviyor!” sözünün etkili olduğundan söz edildiğini görüyoruz hemen her ortamda. Pek Atatürkçü geçinen basında bile dünkü Erdoğan-Trump görüşmesi olumlu not alabiliyorsa eğer daha fazla söze gerek yoktur. Trump’ın bizi sevdiği farklı kaynaklarca doğrulandığına göre, sevenimizin nasıl biri…
-

Ülke içinde hak, hukuk, adalet adına ne varsa yok etmekte sakınca görmeyen iktidarın birkaç örneğini verdiğimiz çarpıcı gelişmelere sessizliği olsa olsa Batı emperyalizmi karşısındaki umarsızlığına ve edilgenliğine bağlanabilir. Bu gelişmeleri duymamış olamayacağına göre Fatih Kaymakamı’nın elini tutan birileri var demektir.
-

Üç yüz Boeing uçağıyla yeni bir THY kurulur! Emeklisine, çalışanına yok diyenlerin Trump’a gelince eli açıklığı ibretliktir. Daha da kötüsü, bu çarpıklığın önüne geçilmesi bir yana sorgulanamıyor oluşudur.
-
Akbelen direnişçisi, bilge vatansever Zehra ninemizin yüce anısına saygıyla… Altın madenciliği, ülkemiz gündeminde önemli yer tutuyor. Toplumumuzun altına geleneksel yatkınlığı altın madenciliğine bakışı da etkiliyor. Bu bakışta bir yanılsamaya yol açtığı da kuşkusuzdur bu durumun. Bu yanılsamada altın madenciliğinin yapıldığı ülkeye bir şey kazandırmadığı ve hatta çok şey yitirttiğinin bilinmiyor oluşunun payı büyüktür. Farklı oranlardan…
-

Filenin Sultanları nitelemesini itici buluyorum. Her ne kadar pek çok yerde kullanılsa da özellikle kaçınıyorum sultanlar demekten. Onlara “Ata’nın Kızları” demeyi yeğliyorum. Kimden söz ettiğim anlaşılmış olmalıdır. Onların sivrilmesi her ne kadar son yıllarda olduysa da çeyrek yüzyıllık bir geçmişi vardır Türk kadın voleybolunun sıçramaya başlamasının. Atatürk’ün “zeki, çevik ve ahlâklı” tanımlamasına bire bir uydukları…
-

Gelişmiş ülkelerde bir müzeye gittiğinizde her yaştan öğrencilere rastlarsınız öğretmenleri eşliğinde. Kimi zaman müzeyi ve müzede gördüklerini resimlemek, kimi zaman da yazıya dökmek ödeviyle de donatılmışlardır. O öğrenciler sonraki yıllarda bilim insanı olmasalar da tarihle, coğrafyayla ve bilimle tanışmış olurlar bu etkinlikleriyle.
-
Futbol ortamımızın kötülük üretmesine örnek olarak bir ünlü topçumuzun milli takım uçağında gazeteciye fiziksel saldırısından söz edelim. Bitmedi. Aynı kişi cinsel saldırıya eşdeğer bir başka olayın kahramanı da olmuştur. İnsan içine çıkamaması gereken bu lümpenlik anıtının Türkiye’de teknik direktörlük yapmış olması yetmemiş olmalı ki bir Avrupa takımının başına geçmiş olması ibretlik olsa gerektir.
-
Yılın belirli günleri Cumhuriyete ve onun üzerinden Kemalizm’e saldırı fırsatı olarak kullanılır. 6-7 Eylül 1955’de İstanbul’da yaşananlar çarpıtılır ve suç Kemalizm’e yüklenir. Oysa, bu vahşetin birincil sorumlusu o günün iktidarıdır.
