Kategori: GEZİ-YORUM

  • Valensiya’yı anlatırken taşkınlara neden olan Turia ırmağının yatağının değiştirilmesinden sonra eski ırmağın Valensiya’yı saran bir yeşil kuşağa dönüştüğünden söz etmiştik. Eski Turia ırmağının denize yaklaştığı noktada Santiago Calatrava sahne alıyor. Calatrava (1951-     ) dünyaca ünlü İspanyol mimar. Ülkesinde olduğu kadar dünyanın başka ülkelerinde yükselen yapıtlarıyla ünlenmiş.  Avrupa, Amerika ve Asya anakaralarındaki yapıtları etkileyici.…

  • Valensiya, İspanya’nın güney batı Akdeniz kıyısında 750 bin yaşayanıyla ülkenin üçüncü büyük kenti. Akdeniz mi çekti bilinmez. Valensiya’yı daha çok sevdik. Madrid kalabalığından sonra Valensiya’daki dinginlik ıssızlık çok hoşumuza gitti. Arap egemenliğinde adı Balansiya olan Valensia adı çoğumuz için bir portakal türünden ötürü tanıdıktır. Valensiya adının kökenini savaş sonrasında askerlerin kahramanlıklarını öven anlamda Romalılara dayandıranlar…

  • Valensiya’dan başlayan İspanya turumuzun ilk durağı Madrid. Hızlı trenle Valencia’dan Madrid’e varışımız 2 saat sürdü. Vagondaki hız göstergesinin 300 km/h’e ulaştığını gördük. Gün batmadan Madrid’deyiz. Kenti tanımaya başlamak için zamanımız var. Bu denli gezilesi bir kent için 2 gün son derece yetersiz. Bizimki izlenim edinmekle sınırlı olacak. Adıyla başlamak gerekirse, Madrid adının kökeniyle ilgili farklı…

  • Toledo, 1986’da UNESCO İnsanlık Kalıtı kent olarak seçilmiş. Özgün ve etkileyici olduğu kuşkusuz. Üzerinde yer aldığı granit tepedeki görkemli görünümüyle Kastilya düzlüklerinin tekdüzeliğine son veriyor. Çift kat surlu kale duvarlarına eşlik eden Tajo ırmağını unutmak olmaz. Tajo, belirli aralıklarla oluşmuş minik çağlayanlardan dökülürken ben de buradayım der gibi gürüldüyor. Toledo, Roma döneminde surlarla güçlendirilmiş bir…

  • Madrid, Toledo ve Valensiya’yı kapsayan bir haftalık gezinin izlenimlerine geçmezden önce İspanya’nın kimlik kartı da sayabileceğimiz künyesine göz atalım. Latince “Plus Ultra” (DAHA İLERİYE) ülkenin savsözüdür. Yüzölçümü 505.000 km2 olan İspanya’da 40.000.000 kişi yaşamaktadır. Kişi başına 41.000 USD’ye eşdeğer gelirle kalkınmış bir ülkedir. Kalkınmışlığın izlerini İspanya sokaklarında sürmek de olasıdır. Oysa 50 yıldan daha kısa…

  • Yakınımızdaki değerleri sıkça ıskaladığımız yadsınmaz gerçek. Bu bilinçle İzmir Arkeoloji Müzesi’ne birkaç saat ayırıyorum. Evden 20 dakikalık yürüyüşle ulaşıyorum. İlk gelişim değil. Bundan 5-6 yıl önce de aynı duygularla gezmiştim müzeyi. Bu kez konuk eserler var. Boğazkale’den 4500 yıllık çivi yazılı tabletler. Evlilik sözleşmesiymiş. Ege kıyısında Anadolu’nun kalbinden kopup gelmiş eserleri görmek heyecan verici. Müzenin…

  • Salgının engel olduğu etkinliklerden birisi de gezme görme üzerine olanlardı. Vazgeçilmez şekilde baskılanan bu etkinliklerin tümüyle açıldığı söylenemez. Bireysel girişimler bir şekilde gerçekleştirilebilir olduğu için İzmir’den Birgi’ye günübirlik gezi çekici geldi. Yakınımızdaki güzelliklere yönelmeyi aklımıza getirmesi bakımından olumlu sonuç yarattı diyebiliriz salgın için. Birgi, İzmir’e 125 kilometre uzaklıkta. Anadolu’daki sayısız başkentten birisi olarak günümüzde Ödemiş’in…

  • İyi de Reval neresidir diye sorduğunuzu işitir gibiyim. Günümüzdeki adı Tallinn’dir Reval’in. Çeyrek yüzyıl önceye kadar Sovyet cumhuriyetlerinden birisi olan Estonya’nın başkentidir. Bir Baltık ve Hansa kentidir. Hansa kavramına kısaca değinmek gerekirse ortaçağda ve izleyen dönemde (1356-1862) kuzey ülkelerinin kıyı kentlerini ticaret ortak paydasında birleştiren bir oluşumdur Hansa. Dönemin Avrupa Birliği’ne benzer bir yapısı olarak…

  • SEURASAARİ Yarım günümüzü Seurasaari’ye ayırıyoruz. Turizm danışmadan aldığımız bilgiye dayanarak merkez gar yakınındaki duraktan 24 numaralı otobüse binmek yeterli bu cennet köşesine ulaşmak için. Seurasaari belediye otobüsüyle gidilecek kadar yakın. Diğer yandan dinginliği ve sessizliğiyle ise Helsinki’den çok uzaktadır bu adacık. “Saari” son eki Fince’de ada anlamına geliyor. Önüne gelen ek ise adanın adını tanımlamış…

  • Ertelenen olimpiyatın bu yıl da zorlamayla yapılması çabalarına tanıklık ediyoruz. Dünyanın salgında yaklaşık 2 yıldır yaşadıkları bu çabayı “ahlâksızlık”la  etiketlememi kaçınılmaz kılıyor. Bu koşullar altında Tokyo olimpiyatlarını yapma konusundaki üsteleme anlaşılır ve kabul edilebilir gerekçelerden yoksundur. Tek gerekçe olimpiyatları destekleyen ticari kuruluşların isteğini yanıtlama çaresizliğidir. İnsanlığın doğru dürüst başaramadığı aşılamadaki ağır aksak ilerleme bile bu…