FUTBOLUN GÖZYAŞLARI

endustriyel-futbol

Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ne kötü başlangıç yapan ulusal takımımız ikide sıfır çekti. Her an konuşmamız gerekenleri bu başarısızlıktan sonra konuşmayı akıl eder olduk. Başarısızlık sarmalına düşmeden sorgulamayı akıl edemiyoruz.

Geçen transfer döneminde dünya ölçeğinde 3.3 milyar Avro’luk futbolcu transferi gerçekleşmiş. Bunun % 66’sını Avrupa’nın 5 büyükleri harcamış. İngiltere-Fransa-İtalya-Almanya-İspanya! İspanya harcadığı 252 milyon dolara karşılık futbolcu dışsatımından 500 milyon dolara yakın girdi sağlamış. Bu pazarın en savurgan ülkesi 885 milyon dolarla İngiltere olmuş.

Türkiye, futbol ekonomisi sıralamasında genel ekonomik büyüklüğüyle uyumlu bir şekilde ilk 20’de yer almış. Doğal olarak büyük ölçüde alıcıyız. Dışarıda oynayan futbolcularımızı bir çırpıda sayabiliriz belki.Ama, futbolcu dışalımı yaptığımız ülkeleri sıralamaya kalksak pek çoğunu aklımıza dahi getiremeyiz.

Benim kuşağım şerefli yenilgiler, onurlu beraberliklerle avundu durdu ilk gençlik yıllarında! Sekiz sıfırlık yenilgilere canlı yayınlarda tanık olmuşluğumuz var!

Türkiye’de şirket hisseleri borsada işlem gören 4 büyük kulübün yıllık toplam geliri 150-200 milyon USD dolaylarında.

Artık, endüstriye dönüştüğü ve profesyonelliği tartışılmaz olan kulüplerimizin bu anlayışla uyumlu bir şekilde yönetildiğini söylemek güç!

2013’ten sonrasına ayrı bir parantez açmak gerekiyor!

Gezi olayları futbol başta olmak üzere spor yandaşlarının ön aldığı bir süreç oldu. Her ne kadar bu durum soğumuş gibi görünse de yönetenler yandaşlardan korkmayı sürdürüyorlar.

Basketbol Cumhurbaşkanlığı Kupası maçının salonunu sır gibi saklayan, biletleri yandaş kalabalıklara aktarıp tüketen anlayış işin ciddiyetinin farkında!

Futbol endüstrisine asıl darbe PassoLig yoluyla vuruldu. Ön fişleme sayılacak bu girişim çok geçmeden etkisini gösterdi. Stadyumlar boşaldı! Buna karşılık stadyum şiddeti nedeniyle takımlara verilen cezalarda belirgin bir düşüş gözlenmiyor.

Yalnızca ligler mi? Cuma akşamki Çek milli maçında da tribünler boştu.

İzleyicisiz futbol endüstrisi olamayacağı son derece açık!

Bu yıl süper ligdeki 18 takımdan yalnızca 6’sı forma reklamı alabildi. Hazır gelirden yoksun olan kulüpler bir de izleyicisizlik darbesiyle krize doğru tam yol ilerlemekteler.

Aynı sorun ulusal takım için de geçerli. Bir kaç yıl önceki iştahlarını yitirmiş görünen destekçilerin geri çekilme dönemine girdikleri söyleniyor.

Rantın olduğu her yerde aslan payı benim olmalı diyen iktidar bu kez baltayı taşa vurmuş görünüyor. Başarısızlık-ilgisizlik ikilisi futbolu karmaşaya sürüklüyor.

Brezilya gibi bir futbol devinin kendi izleyicisi önünde yedi gollü yenilgi almış olması bu alanda her şeyin olabileceğinin güncel göstergesidir. Bu nedenle, futbolumuzu ve ulusallarımızı yalnızca sonuç bağlamında irdelemek hata olurdu.

Ne yazık ki, sayılar da kaygıları doğrular niteliktedir.

Önümüzdeki dönemde olasılıkla futbolumuzun gözyaşları damga vuracak gündeme!

Ceyhun BALCI, 13.10.2014

Posted in

Yorum bırakın