ZEYTİNADA : MİDİLLİ

Ülkelere, kentlere ve elbette adalara bilinenlerin dışında takma ad vermek öteden beri var olan bir alışkanlık.
Yunanistan’ın Kuzey Ege grubundaki adalardan birisi olan Midilli bu konuda oldukça şanslı. Midilli Yunanca’da ağaçlık, ormanlık demek bu anlamla örtüşen görünümü nedeniyle Zümrüt adıyla anılmış. Yunan Komünist partisi’ne olan inatçı desteği Kızıl Ada denmesinin nedeni.
KKE (Yunan Komünist Partisi)
Eskil (antik) dönem kadın şairi Safo’ya yüklenen eşcinsellik Yunanca adı olan Lesvos’un bir cinsel eğilimle özdeşleşmesine yol açmış. Yazı içindeki yazıyla bu konuyu ayrıca aydınlatacağız.
Mitilini’de Safo Heykeli
Bir takma ad önerisi de bizden gelsin. Biz olsak Zeytinada demeyi seçerdik. Sayısal verilerle desteklidir bu tercihimiz. Adada 11 milyon zeytin ağacı var. Ada nüfusunun 90 bin dolayında olduğu düşünülürse kişi başına 120 kadar zeytin ağacı düştüğü söylenebilir. Bu sayının İtalya ve İspanya gibi önde gelen zeytin üreticilerinde 3-4 olduğunu bildiğimizde zeytinada adının Midilli’ye çok daha yakışacağı açıktır.
Adaya biz Türkler Midilli diyoruz. Oysa, Yunanlar Lesvos diyorlar. Osmanlı ele geçirdiği adalara adanın merkez kentinin adını koymayı tercih etmişler. Bu alışkanlık günümüze yansımış.
Adaya Ayvalık’tan bir buçuk saat süren keyifli bir tekne yolculuğuyla ulaştık. Adanın aynı adlı merkez kenti Midilli’ye Yunanistan’ın pek çok kentinin yanı sıra diğer adalardan da düzenli denizyolu seferleriyle ulaşmak olası.
Midilli Kalesi (Foto : Dr Güray Çanakkalelioğlu)
ORTA VE BATI MİDİLLİ
Zamanı değerlendirmek için ayağımızın tozuyla adanın içlerine yöneliyoruz. Midilli iki büyük körfez ve doğal olarak üç yarımadadan oluşuyor. Doğudaki göreceli olarak daha küçük Geras Körfezi’ni selamladıktan sonra batıdaki daha büyük Kalloni Körfezi kıyısında yemeğe oturuyoruz.
Bu konuda çok ayrıntıya girmeye gerek görmeden Midilli’de deniz ürününe doyacağınızın güvencesini verebilirim. Balık başta olmak üzere ahtapot, kalamar, ıstakoz ve istiridye adanın başat yiyecekleri olarak her menüde boy gösteriyor.
Deniz ürünlerinin yanı sıra kabak kızartma ve kabak çiçeği dolması da denenmeli
Sanıldığı gibi servisin yavaşlığına tanık olmadık. Tersine neredeyse tüm deniz ürünleri kızartma olarak sunulduğu için hızlı bir sunum olduğu notunu eklemekte yarar var. Biraları oldukça leziz, şarapları içilebilir nitelikte Midilli’nin. Uzoları için ayrı bir parantez açmakta yarar var. Başta güneydeki Plomari olmak üzere Midilli zeytinden sonra uzo üretimi konusunda uzmanlaşmış. Uzo adı geçmişte İtalya’ya yapılan rakı dışsatımı ambalajlarının üzerine konan Uso Massala’dan türetilmiş. Son derece yumuşak ve hoş içimli uzoları mutlaka denemelisiniz.
İlk durağımız Limonas Manastırı. İlk yapımı Bizans zamanına, 1462’ye uzanan manastır aynı yıl adanın Osmanlı’nın eline geçişine tanıklık etmiş.
Limonas Manastırı
Buraya gelmişken albino tavuskuşunu ve canayakın keçiyi fotoğraflamayı unutmayın!
Limonas’ta albino Tavuskuşu, keçi ve kedi…
Yakındaki Aya Paraskevi’ye (Aziz Cuma) uğranması unutulmamalı. 1910’da kurulan bir kooperatif aracılığıyla zeytinyağı üretimi yapılan mekân, 1967’de cunta tarafından kapatılmış. Günümüzde ise bir zeytinyağı müzesine dönüştürülmüş. Zeytinyağı üretiminin dramatize edilmesinin yanı sıra ada tarihiyle de ilgili pek çok belge ve görsel içeriyor müze.
Adalı ünlülerden bir başkası olan Barbaros Hayrettin’in doğum yeri olan Paleokipos köyünün yakınından geçiyoruz. 1478 doğumlu Barba Rosso (Kızıl Sakal) Osmanlı Denizcisi Hayrettin bu köyde Vardarlı bir babanın ve adalı bir ananın oğlu olarak dünyaya gözlerini açmış.
Ayasos dağ köyü Meryem Ana Kilisesi’ni görmek ve özgün çarşısını adımlamak için erişilmeye değer bir başka ada köşesi.
Ayasos Meryem Ana Kilisesi
Ayasos Çarşısı
MİTİLİNİ
Adaya gelip de merkez kent Mitilini’ye zaman ayırmamak olmazdı. Doksan bin dolayında nüfus barındıran adalıların 30 bini burada yaşıyor. Limanı ve havaalanıyla adanın kalbi burada atıyor. Ermou Caddesi alışveriş merkezi olmasının yanı sıra kentin neredeyse bütün önemli tarihsel yapılarının yer aldığı bölgeyi kapsıyor.
Mitilini Çarşısı
Minaresi yıkık Yeni Cami XIX. yüzyılda (1825) II. Mahmut döneminde yapılmış.
Bir kaç adım ötedeki Osmanlı Hamamı da eşzamanlı yapılmış bir başka Osmanlı yapıtı olarak varlığını sürdürüyor Midilli’de. Hamama uygulanan restorasyonun başarılı olduğunu söylemek hiç de kolay görünmüyor.

Hemen yakındaki XVII. yüzyıl yapımı Aya Atanasius Metropolitlik Kilisesi de bir başka görülesi yer. Kullanımda ve Yeni Cami’nin tersine son derece bakımlı ve canlı.
Aya Atanasius Kilisesi ve yıkık minareli Yeni Cami
Midilli’deki başyapıt hiç kuşkusuz Midilli kartpostallarına da tüm görkemiyle yansıyan Aya Therapon Katedrali’dir. 1860’da yapılmış olan Aya Therapon mimarlık açısından son derece etkileyicidir.
Kubbesiyle ayırt edilen Aya Therapon Katedrali
Midilli merkez kentinde yapmayı unutmamanız gereken bir şey varsa o da Ermou Caddesi’ne açılan sokaklardan birisinde sade kahve içmek olmalı. Türkçe konuşsanız da anlayan çıkacaktır. Özellikle, orta yaş ve üzeri Midillilerin Türkiye ve İzmir ilgisi anlatılmaz yaşanır türden. Fotoğraflanma konusunda son derece uyumlu olan bu insanların ölümsüz kareler sunacağından kuşkunuz olmasın!
KUZEY MİDİLLİ
Adanın kuzeydeki yükseltisi Lepetimnos’un batısından ilerleyerek Petra’ya varıyoruz. Petra’nın sözcük anlamı olan kayaya uygun şekilde bir kayanın üzerine kondurulmuş Bakire Meryem’in Tatlı Öpücüğü Kilisesi karşılıyor tüm görkemiyle. XVIII. yüzyılda yapılmış olan kiliseye merdivenleri çıkarak ulaştığımızda Pazar ayini karşıladı bizleri. Oldukça kalabalık olan kiliseyi bu denli canlı bir ortamda görmek büyük şanstı. Petra çarşısından geçerek bir sonraki durağa, Molivos’a yöneliyoruz.
Petra’da kayaüstü Meryem Ana Kilisesi
Petra panoramik görünüm (Foto : Dr Güray Çanakkalelioğlu)
Adanın kuzeybatı ucunda konuşlu bu şirin kasaba (Mitimna/Molivos)yabancı ilgisi gören önde gelen yerlerden birisi. Kaleden başlayan aşağıda sonlanacak yürüyüş bu güzel kasabayı tanımak için yapılacak en iyi şey. Otantik sokaktan aşağıya inerken bir Osmanlı Çeşmesi’ni fotoğraflamayı unutmamak gerek. Sahile bakan, kartal yuvası görünümlü bir kafede bir kahve içimi soluklanmak göz ardı edilmemesi gereken bir başka seçenek!
Molivos panoramik (Foto : Dr. Güray Çanakkalelioğlu)
Molivos Kalesi
Molivos’ta çeşme
Bir başka Midillili ünlü yazar Stratis Mirvilis’in köyü Skala Skaminias’ı selamladıktan sonra ballı yoğurduyla ünlü Mantamados’a varıyoruz.
Skala Sikamniea’da şapel ve ahtapotlar
Skala Sikaminea panoramik
(Foto : Dr Güray Çanakkalelioğlu)
Köyün birincil yapıtı Taksiarkis Katedrali. Yalnızca adanın değil Yunanistan’ın da önde gelen kutsal mekanındayız. Yunanistan çapında 140 dolayında kilise bu katedralin izinden gidiyor.
Taxiarchis Kilisesi
Girişteki tablodan da anlaşılacağı gibi XVII. yüzyıldan kalma bu kilisenin harcına Osmanlı saldırısı sırasında yaşamlarını yitiren keşişlerin kanının karıştığına inanılıyor.
Not : Yazı daha sınırlı sayıda görsel eşliğinde Çeşme Life’ın Temmuz 2015 sayısında yayımlanmıştır.

























































Yorum bırakın