Ankara’dan doğuya yol alıp Hitit Güneşi’yle buluşmuştuk. Anadolu’daki en önemli Tunç Çağı uygarlığıydı. Ankara’dan batıya giderek bir sonraki dönem olan Demir Çağı’nın izlerini sürmek de mümkündü. Biri diğerini izleyen ardışık iki ziyaret aradaki farkı algılamamızı kolaylaştırır düşüncesiyle Sakarya havzasına da yöneldik ve Midas Kent’e ulaştık.
Midas Kent’e giderken yanı başından geçtiğimiz Çifteler’de geçmişle buluşma fırsatını yakalamış olduk.
Kırk beş yıldır görmediğim bu bozkır ilçesinde 1969-1973 yılları arasında dört senemiz geçmişti. İnsan yaşamı için azımsanmayacak bir zaman aralığı.
Oturduğumuz ev, bitirdiğim ilkokul yerli yerindeydi. Biraz nüfus artışı dışında değişen bir şey yok gibiydi. Şimdilerde yaşadığımız yerlerden bir kaç hafta ayrı kaldığımızda geri dönüşümüzde pek çok şeyin değiştiğine alışık olan bizler için sıra dışı bir durum.
Çifteler’de 4 yıl yaşadığımız ev ve son iki yılı okuduğum ilkokul.
Yapılar, yollar, sokaklar, meydanlar değişmemiş olsa da insanların değişmiş olma olasılığı yüksekti kuşkusuz. Ama, ne yazık ki bu değişimi gözlemleyecek kadar çok zaman geçiremedik Çifteler’de.
Çifteler adı köy enstitülerine ilgili olanlar için yabancı değildir. Ülkemizdeki aydınlanma yuvalarından birisinin kurulduğu ilçedir.
Diğer yandan, Çifteler batı Anadolu’nun önemli ırmağı Sakarya’nın doğduğu yerdir. Sakaryabaşı denilen bölgeye yerel ağızla kısaltarak Sakarbaşı derler yörede. İlçeye ilk geldiğimiz yıllarda elektrikler gece 11’de kesilirdi. O saate kadar verilen elektrik ise Sakarbaşı’ndaki türbinlerle üretilirdi. Verdiği ışık ölgün de olsa o yıllarda elektrik kullanıcısı olmak milyonlarca kişinin bu enerjiyle tanışmamış olduğu göz önüne alındığında ayrıcalıktı.

Sakarbaşı o yıllarda olduğu gibi şimdilerde de ilçenin mesire yeri olma özelliğini koruyordu anlaşıldığınca. Çevre düzenlemeleriyle genişletilmiş olmakla birlikte su başındaki lokantalardaki “ALKOLSÜZ” tabelaları mahalle baskısının boyutlarını göstermesi bakımından anlamlıydı. Adını köy enstitüsü ile duyuran bu bozkır ilçesi belli ki güncele uymuştu. Nereden nereye demekten alamadık kendimizi…

Öğrenmenin yaşı yok. Sakarbaşı çok partili sistem aşıklarının (!) da durağı olmuş anlaşılan. Bildiklerimizi unutup, yeniden öğrenmemiz gerekiyor buradaki yazıya bakılırsa.

Erdem Alptuna için bir cevap yazın Cevabı iptal et