Nilhan OSMANOĞLU hanımefendi,
Parlamenter sisteme yönelik zehir, zemberek sözlerinizi benimsemesem de size kızamadım! Açık sözlülüğünüz, lafı döndürüp dolaştırmamanız hoşuma gitmedi değil!
Hanedanla kan bağınız olduğu anlaşılıyor adınızın önüne konulan sıfatlardan. Bu ülkede yaşayan herhangi bir kimse de şu ya da bu şekilde Osmanlı torunu olduğunu yadsımaz. Beğensek de beğenmesek de atalarımızdır Osmanlılar!
Bu çağda parlamenter demokrasiye dil uzatabildiğinize göre bizlere sunabilecek daha iyi seçenekleriniz olmalıdır! Onları da paylaşmanızı dileriz.
Büyük büyük büyük dedeniz II. Abdülhamit Han’ı baskıcı, kuşkucu ve bunlara bağlı olarak da acımasız yönetim anlayışıyla anımsasak da okullaşma ve iletişim alanındaki atılımlarını göz ardı etmemek gerekir.
Anımsatmak gibi olmasın! Dedenizin döneminde patlama yapan İdadi sayısı izleyen yıllarda oralardan Cumhuriyet kadrolarının oluşmasına katkı yapmış olmalıdır! Yine kendisinden önce başlamış olan telgraf hatlarının yaygınlaşması kendi döneminde tavan yapmıştır.
Her şeye karşın dönemi ve izleyen süreç Osmanlı’nın erimesi sonucunu kaçınılmaz kılmıştır. Bir bakıma eşyanın doğası gereğidir bu sonuç!
Sözü uzatmayacağım!
Bir fotoğraf paylaşmakla yetineceğim.

Bir çizgi, bir fotoğraf çok şey anlatır! Hem de sayfalarca yazsak anlatamayacağımız kadar!
Son bir isteğim var sizden! Türkiye’de yükselen kör ve bilinçsiz Osmanlıcılık dilinizin çözülmesinde etkense eğer ne olur biraz daha düşünerek konuşun derim!
Ağızdan çıkanlar, kalemden dökülenler hiçbir şeye yol açmasa saygınlık aşınması yaratırlar! Osmanlı hanedanı yakın zamana kadar olduğu gibi ağırbaşlı, sağduyulu ve ortamın özendiriciliğine kendini kaptırmayacak denli sorumlu davranmakla yükümlüdür!
Saygılarımla…
Ceyhun Balcı

Yorum bırakın