Yaşanan her gün yaş almak demek!
Gevşemeyin!
Edilen bir söz o anda günlerce yaş almak anlamına geliyor.
Muktedir kükrer de tilmiz susar mı?
Aklı ve gerçekleri bir yana bırakıp Libya serüvenine girişen muktedir Gazi Mustafa Kemal de Libya’ya gitmişti diyerek bir bakıma kendince tartışmaya son noktayı koymuştu! Yeri gelmişken bugünkü Cumhuriyet’te Alev Coşkun imzasıyla yayımlanan tarih dersi niteliğindeki yazı okunabilir!
Okunmalıdır!
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/1713884/ataturk-libyaya-neden-gitti.html

Yazının tümü değerli bilgiler içeriyor. Ama, özcesi Mustafa Kemal’in o tarihte Libya’da bulunma nedeni oraların vatan toprağı olmasıdır. Ama, yine de yanlıştır oradaki varlığı. İstanbul’da yalıtılan, görevsiz bırakılan Mustafa Kemal hiçbir işe yaramamaktansa vatan savunmasında yer almayı görev saymıştır. Yerel direnişi örgütleyerek göreceli bir başarı da kazanmıştır. Yıllar sonraki Libya bağımsızlığı için tohum ekmiştir böylelikle.
Tilmiz Bahçeli de Libya’da ne işimiz olduğunu pekiştirmek için Kuloğlu Türklerini anımsatmış kamuoyuna. Bunu duyanlar aklınla bin yaşa Bahçeli diyecekler ve Allah Allah diyerek Libya’ya akacaklar!
Şaka bir yana!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sağduyu ve aklın varlığını sürdürdüğüne inanmak isterim! Kuşkusuz birileri muktedire bu kadar uzaktan ve yerel lojistik üssü olmaksızın askersel girişim yapmanın zorluğunu değil olanaksızlığını özenle anlatıyor olmalıdırlar.
Bir ülkenin iç savaşına bu denli açıktan karışmak çılgınlığı ayrıca değinilmeye değer bir başka noktadır.
Türkiye’yi yönetenlerin Akdeniz’deki çıkarlarımızı anımsaması, Mavi Vatan gerçeğini kabullenmiş olması kuşkusuz sevindiricidir. Gerçeklerin önünde sonunda ortaya çıkma alışkanlığının yönetenleri teslim alması deyip geçelim.
Ege’deki irili ufaklı ada, adacık ve kayalık Yunanistan tarafından işgal edilirken suspus olanların Libya tutkusunun ardında olsa olsa İslâmcı içgüdü bulunabilir. Bu tutku uğruna girilen riskler ise yenilir yutulur gibi değildir. Kişisel düşüncem Türkiye’nin en yakın uçuş noktası olan Dalaman’a binlerce kilometre uzaktaki bir hedefe yönelik askersel girişimde bulunma akılsızlığına düşmeyeceği yönündedir. Muktedir ile tilmizin bunca çabası izleyicilere ve onların da içinde akıldan yoksun kör kitleye yöneliktir. Bir çılgınlık yapılır da Libya’ya yönelik iç savaşta taraflardan birisine destek olacak askersel girişimde bulunulursa ülkenin askersel insan kaynağının yanı sıra cephanesi de sokağa atılmış olacaktır.
Tarih bilgisinden yoksun şekilde sergilenen davranışlar güncel gereksinimlerin ve gerekliliklerin ürünü olamaz.
Libya’ya asker göndermeden önce yapılacaklar var mı?
Hiç kuşkusuz, elbette!
Öncelikle Suriye karmaşası bitirilmeli! Suriye ile masaya oturulmalı! Suriye devleti Rusya’nın da desteğiyle Suriye’de denetimi sağlamak üzere! Bu koşullar Suriye devletinin birliğini ve bütünlüğünü desteklemeyi gerektiriyor. İslâmcı içgüdülerin etkisi altında kalmak zaman ve enerji kaybı olmanın ötesinde Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü tehlikeye düşürme kötü olasılığına sahip!
İkinci olarak, Mısır’la bir an önce ilişki kurulması gerekiyor. Buna İsrail’le ilişki kurmayı da eklemekte sakınca yok! “One minut” inadının bizi getirdiği yer ortadayken…
Geçen haftalarda gözden kaçtı!
Cumhurbaşkanı Tunus’a gitmişti. Sıradan bir gidiş değildi bu! Libya harekâtı için üs isteği söz konusuydu. O isteğimiz olumlu karşılık bulmadı! Mısır’la kötü olan, Tunus’tan üs isteği karşılıksız kalan Türkiye’nin Libya’da ne işi var diye sorulursa eğer olsa olsa serüven aramak yanıtı verilebilir. Hem de çok tehlikeli bir serüven…
Mustafa Kemal Atatürk örneği verilecekse savaşı çok yapmış, çok iyi bilen kişi olarak diplomasiyi ve bölgesel birlikleri hepsinin önüne koymuş olan yönünü anımsamanın tam da zamanıdır.
Ceyhun Balcı, 12.01.2020
Uygun zamanda bağlantıdaki görseli izlemenizi öneririm :

Yorum bırakın