15 Temmuz kalkışmasından sonra FETÖ’yle Mücadele adı altında bir hekim olarak içimi yakan en önemli gelişme GATA’dan vazgeçilmesi olmuştu. Hiç kuşkusuz FETÖ askeriyenin başka birçok biriminde olduğu gibi GATA’da da etkin ve örgütlüydü. Aynı FETÖ Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve aklınıza gelebilecek başka pek çok yerde de etkiliydi. Yargı kurumları ya da başka kamu kuruluşlarının kapatılması düşünülmedi de GATA neden bir kararname ile Sağlık Bakanlığı’na devredildi?

Kimilerinin bilinçaltına yerleşmiş saplantıların bu kararda önemli etkisi olduğu kuşkusuzdur.

Aradan geçen 4 yılda GATA’nın vazgeçilmez gerekliliği hemen her fırsatta anlaşılmış olsa da konuşma ve yorum yapma yasağı bunun dile getirilmesine engel oldu. Özellikle terörle mücadelede ve sınır ötesi askersel girişimlerde GATA’nın eksikliği en yakıcı ve sarsıcı biçimde duyumsandı. Günün birinde buralarda yaşanan kayıplar üzerinden de GATA’nın eksikliği değerlendirilecektir.

Artık anılarda kalmış olan bu giriş bir zamanlar vatan uğruna canı tehlikeye girmiş gençlerimizin yaşam kapısıydı.

GATA’nın yıpratılmasına doyulmadığını GATA’da uzun yıllar hizmet vermiş bir meslektaşımdan gelen uyarıyla fark etmiş oldum. Emekli Dz Tbp Alb Prof Dr Levent Doğancı’ydı uyaran.

Son günlerde GATA adı bir kez daha gündeme getirildi.

Dr unvanlı adını anmaya değmez birisi medeni yasaya karşı çıkarak çok eşlilik isteğinde bulundu. İpe sapa gelmez bu çağdışı düşünce sahibinin görevsel konumu GATA Başhekim Yardımcılığı olarak anıldı. Oysa, GATA diye bir kurum mu kalmıştı? Elbette hayır! Eski GATA ele geçirilmişti. GATA’nın GATA olduğu koşullarda bu kurumun önünden geçemeyecek olanlar yönetici yapılmıştı. Olasılıkla geçmişten kalıt son izlerin silinmesi işini tamamlamak için.

Söz konusu kişinin Sağlık Bakanlığı’nca görevden alındığı haberi yürekleri ferahlatma amaçlıydı. Bu kişinin yakın gelecekte hangi göreve atanacağı, seslendirdiği saçmalık karşılığında nasıl ödüllendirileceği nasıl olsa izlenmeyecektir düşüncesiyle. Bu ve benzeri kişilerin birilerinin özendirmesi ve yüreklendirmesi olmadan bırakınız böyle bir konuda konuşmayı, sıradan bir konuda bile tek sözcük etmeye ne kapasitelerinin yetmeyeceği açıktır. Bu gibiler kendilerinin değil sahiplerinin sesi olmaktan öteye geçemeyecek yetersizlerdir.

GATA’nın yıpratılmasına gelince!

GATA’nın adından başka bir şeyi kalmamışken sapkın kişinin GATA başhekim yardımcısı olarak anılması bu köklü kurumun yıpratılmasının sürdürüldüğü anlamına gelmektedir. Prof Dr Levent Doğancı da haklı olarak bu önemli noktanın altını çizerek bu tuzağa düşülmesinden kaçınılmasını öğütlemektedir.

Her ne kadar GATA, geçmişte FETÖ’nün önde gelen hedefi olarak içi boşaltılmış olsa da bundan kurumu sorumlu tutmak elbette insaflı ve vicdanlı bir yaklaşım olamaz.  Bu duruma sessiz kalarak izleyici olanlar kuşkusuz her şekilde eleştiri oklarını üzerlerine çekecektir. Bununla da yetinilmeyip hesabı da sorulacaktır.

Ama, eski GATA’lı Prof Dr Levent Doğancı’nın da vurguladığı gibi geçmişten bugüne sağladığı birikimle tarihimizde önemli yer tutan GATA’yı bu ve benzeri saldırı ve karalamalardan korumak da hiçbir şekilde kaçınılamayacak bir görevdir!

Aman dikkat!

Dirisine sahip çıkılamayan GATA’nın hiç olmazsa anısına saygısızlığın önünde durulmalı!

Ceyhun Balcı, 08.10.2020

Posted in

Yorum bırakın