KEÇİLER ÜLKESİNDE ACIKLI GÜLDÜRÜ

Çok değil birkaç gün önce Lüksemburg’la sahamızda yenişemeyeceğiz, Faroe Adaları’na da yenileceğiz diyen birisi çıksa “hadi canım sen de” deyip geçerdik. Hatta, bunları söyleyenin us sağlığından kuşkuya bile düşerdik.

Her ikisi de başımıza geldi. Lüksemburg karşısında son anda elde edilen beraberliğin değeri Faroe’daki yıkımdan sonra çok daha iyi anlaşıldı. Lüksemburg’a da yitirmiş olsak dipte kalmamız işten bile olmayacaktı. 

Milli takımın başına gelenler coğrafya bilgimizi geliştirse de kahrolmamıza engel değil.

1988’den bu yana FIFA üyesi olan Faroe Adaları hiç de yabana atılmayacak bir takımmış. Geçmişte Avusturya’yı bir kez Yunanistan’ı 2 kez yenmiş. 

50 bin nüfuslu adalar topluluğunda 80 bin keçinin yaşadığını bu maç oynanmasa öğrenemezdik.

Türkiye’nin keçi sayısı bakımından Faroe Adaları’nı yakalayabilmesi için 136 milyon keçimizin olması gerekirdi. Türkiye’nin bugünkü keçi sayısının yalnızca 12 milyon olduğunu anımsatalım.

Bizim buralarda kaçırdığımız keçiler Faroe Adaları’nda mı toplanmış yoksa demeketn alamıyor insan kendisini.

Maç bir faciaydı.

Maç sonu daha da kötüydü.

Hamit Altıntop’un açıklamaları yönetsel topluluğun sorumluluk üstlenmeye niyetli olmadığını göstermekteydi. Kulüplerle görüşülüp sorunun çözümü sağlanacakmış. 

Sayın Altıntop, Türk futbolunu dibe çeken gücün kulüplerde yuvalandığının farkında değilse…

Vay halimize!

Sorumsuzluğun, iş bilmezliğin, anlık başarının her şeyin üzerine çıkartıldığı kulüpler düzeltilmeden yol alınamayacağı ortadadır.

Başka deyişle, kulüpler çözümün değil sorunun parçasıdır Türkiye’de.

Radamel Falcao, Mesut Özil ve son olarak Mario Balotelli diyerek ipucu vermiş olayım.

Kulüpler vesayet altındadır. 

Hemen her yeri etkisi altına alan yandaşlık ve candaşlık anlayışı bire bir futbol kulüplerini de egemenliği altına almıştır.

Şu günlerde geçmişteki benzer başarısızlıklardan sonra olduğu gibi teknik direktör gitsin, takım baştan aşağı değişsin vb öneriler yankılanacak ortamda.

Bu istekler de kendince yerindedir, haklıdır.

Ama, işe kafayı değiştirmeden başlanırsa bu filmi bir değil birkaç kez daha izlemek de kaçınılmaz olacaktır.

Özeleştiri kültüründen yoksunluk ve aynaya bakmama alışkanlığı sorunlarımızdan ilk akla gelenler…

Stefan Kuntz’un “gerçeklerle yüzleşme” çağrısı ilk adım olabilir…

KEÇİLER ÜLKESİNDE ACIKLI GÜLDÜRÜ” için 2 yorum

  1. Futbol artık sadece bir spor değil, büyük paraların döndüğü bir endüstri. Böyle olunca siyasetinden, mafiasına herkesin ilgisini çeken bir alan. Yani ülkemizde futbolu rahat bırakmazlar

  2. Yenilgimize neden şaşırıyoruz. “Birleşik Kaplar” örneği eğitimimiz ve bu doğrultuda insan yapımız ortada. Liyakatin olmadığı, bilimselliğin ayaklar altına alındığı, hızla “Ortadoğululaştığımız” bu coğrafyada, yalnızca futbol değil, her alanda başarının bizlerden uzak olması kaçınılmaz. Futbol diyerek geçmeyelim, yalnızca ayaklarla değil düşünen kafayla oynanmadığı sürece yenilgi kaçınılmaz olup, bize de Faroe Adaları’nı kutlamak kalıyor.

Yorum bırakın