YERLİ VE MİLLİ (!)

Türkiye’nin toplumsal iklimi herkes ama özellikle de kadınlar için sıkıcı ve boğucu olmayı sürdürüyor. Bu iç karartan ortamda kadınların sportif başarıları kıvanç kaynağımız oluyor.

Önce kadın voleybol takımlarımız onları izleyerek de kadın basketbol takımlarımız Avrupa’ya damga vurdu.

Fenerbahçe-Mersin Yenişehir Belediyesi Basket Eurolig finalinde karşılaştılar. Gerilimsiz, sonunda yitirme korkusu olmadan maç izlemek ne güzel bir duyguymuş.

Teşekkürler her iki takımımıza da!

Sevinmekle yetinmek yerine bir şeyleri sorgulamayı deneyelim.

Fenerbahçe-Mersin Yenişehir Belediyesi Basket maça çıktığında 10 oyuncudan yalnızca birisi Türktü. Maçın erken kopması sonrasında sahadaki Türk sayısı artsa da sorunu sorgulamakta yarar var.

Kulüp takımlarının milli takımla eşgüdüm içinde davranmaması, milli takıma oyuncu yetiştirme işlevini göz ardı etmesi söz konusudur. Denebilir ki kulüp takımıdır. Parası ve olanağı vardır. Kime ne!

Hiç de öyle değil.

Kulüp takımları da olsalar formalarında Türk bayrağı taşımakta oldukları unutulmamalı.

Yerli-yabancı dengesini gözetmeyen futboldaki durum ortadayken benzer sorunun basketbola da bulaştığı görülüyor.

Örneğin, geçen günlerdeki Anadolu Efes-Fenerbahçe erkek eurolig maçında her iki takımda Türklerin (belki de Türkün) aldığı toplam süre 5 (beş) saniyeydi. Böyle bir durumda kulüp takımı Avrupa’nın doruğuna çıksa milli takımın bundan olumlu yönde etkilenmesi olası mı?

Yabancı oyuncu ve teknik adam konusu günümüzün kaçınılmaz gerçeğidir. Geçişkenliğin bu denli yüksek olduğu bugünün dünyasında bu kaçınılmazlığın olabilen en az zararla atlatılması için yapılacaklar bellidir.

Türkiye Basketbol Federasyonu bu işleri düzene sokmakla, yabancı oyuncu-teknik insan konusunda yönlendirici ve düzenleyici olmalıdır. Her ne kadar kulüpler kendi bütçelerini dilediklerince değerlendirme hakkına sahip olsalar da, izledikleri yolun ülke sporuna yararı-zararı mutlaka göz önünde tutulmalıdır.

“Yerli ve Milli” sözünün hemen her yerde havada uçuştuğu, olur olmaz şekilde kullanıldığı günümüzde bu söze içerik ve temel kazandırma gereği ortadadır.

“Bırakınız yapsınlar , bırakınız geçsinler” anlayışı hiç olmazsa bu alanda kendine yer bulamamalıdır.

Doğru yoldan gidildiğinde kulüp takımları Avrupa kupası kaldıramayabilir. Buna karşılık, milli takımın başarısı belirgin şekilde artacaktır.

Böylesi bir özverinin milli başarı uğruna kulüplere düşen görev olduğu uygun dille anımsatılmalıdır.

Olumlu örnek mi?

Kadın voleybolu!

Avrupa ve dünya çapında başarı kazanan kadın voleybolunda milli takımda tek devşirme olmadığı gibi kulüplerdeki yerli oyuncu oranı da % 50’yi yakalamış durumdadır.

Yorum bırakın