ERİTRE’DEN ERYTHTRAİ’YE

Eritre Afrika boynuzunda Etiyopya’dan yakın zamanda ayrılmış 4 milyona yakın nüfusuyla küçük bir ülke. Kestirilebileceği gibi kişi başına yıllık gelir 2000 USD’nin altında. Yoksulluğuyla ve yoksunluğuyla tam bir Afrikalı.

Son yıllarda yol bisiklet yarışlarında çok sayıda Eritreliye rastlanır oldu. Üstelik, üst düzey yarışlar bunlar. Hafta boyunca izlemeye çalıştım. Cumhurbaşkanlığı bisiklet turunun 59. sunu. Çocukluğumdan beri varlığını sürdüren bir spor etkinliğidir bu tur.

Rıfat Çalışkan, Erol Küçükbakırcı ve Ömer Ali Erikçi belleğime işlenmiş Türkler. Anımsayamadıklarım hoşgörsün. Bisikletin tam da bir emekçi sporu olduğunu unutmadan eklemiş olayım.

Burada da eksik değildi Eritreliler.

Afrika’nın bu yoksul ülkesi atletizmdeki uzun mesafe koşuculuğu başarılarına yol bisikletini eklemişti son yıllarda. Karşılığını da yalnızca TUR 2024’te değil dünyanın seçkin diğer turlarında sporcularından söz ettirerek alıyorlar. Bir konuya odaklanıp, o ortamda başarılar kazanmaya önemli örnektir Eritre’ninki.

TUR 2024’ün Çeşme-İzmir etabı koşuldu bugün.

Turun başından bu yana kim bilir kaç antik kentin içinden ya da yakınından geçmiştir bisikletçiler. Her biri birkaç bin yıllık geçmişe sahip bu paha biçilmez değerlerimizin eşliğinde Türkiye tanıtımı yapıldı böylelikle. Çok fazla para harcayarak bile böylesi bir tanıtım gerçekleştirilemezdi.

Turun Muğla ilindeki etaplarından birinde helikopter kamerası ağaçlardan bisikletçileri görünütüleyemedi.  Yarım yüzyılı aşkın süredir Türkiye’nin çevresine, dağına, taşına, ağacına, kuşuna, böceğine çökenlerin erişemediği yerler görmek güzeldi.

İçlerinde Eritrelilerin de bulunduğu bisikletçiler bugün Çeşme yakınındaki Erythrai antik kentininin yakınından geçince yazının başlığı da belirlenmiş oldu.

Siz okurlara öğüdüm olsun!

Tam da şu sıralarda biri diğerini izleyen bisiklet yol yarışlarını izleyin.

 Gözünüz gönlünüz açılsın.

Yarış izlerken doğal ve tarihsel güzellikleri görmüş olursunuz.

Belki de böylece ülkenin ve dünyanın iç karartan gündeminden biraz olsun uzaklaşma fırsatı bulursunuz.

Bugünü televizyon başında geçirdim. Seçkin bisikletçilerin renk kattığı yol yarışı sırasında (hâlâ) güzel ülkemizin değerlerini izleyebilmekten gururlanarak…

Bir kısa not!

Emeği, çabası ve uğraşı bu denli yüksek bisiklet sporundan yaşamını kazananların son derece alçakgönüllü kazançlar elde edebildiğini de düşünerek izledim onları. Onlara katkım ne oldu bilemem ama hiç olmazsa hünerlerine ilgimle yanıt vermiş oldum.

Çeşme’yi İzmir’e bağlayan eski ve dar yollarda geçen yarış tam bir doğa ve tarih şölenine dönüştü.

İzmir’in (zorunlu olarak) içine giren yarışta başımı öne eğdiren tek görüntü bitişe yaklaşıldığında bir bisikletçinin dişlisine dolanan market poşeti oldu. Atıklarımızın gelişigüzel toplandığının, kentte yaşayanların atıklar konusunda duyarlı olmadığının görüntülü kanıtı gibiydi kameralara yansıyan poşet.

Bunca güzel sporun varlığında Türkiye’nin kendisini şiddetle özdeşleşen futbol çukurundan kurtarma zamanı geldi de geçiyor diye mırıldandım gün boyunca.

Güzel bir yarış izlerken doğa ve tarih şöleniyle bütünleşmek TUR 2024’ün özeti oldu bence.

Daha ne olsun!

Futbol alanlarında dövüştürülmek yerine doğada güzellikler eşliğinde yarışmak!

Denemeye değmez mi?

Yorum bırakın