Helsinki’den 2 saatlik keyifli bir tren yolculuğu bizi Tampere’ye ulaştırıyor. Sırtımızı gara verip yürüdüğümüzde Tampere’nin en işlek caddesi Hameenkatu boyunca ilerlemiş oluyoruz.
Tampere Finlandiya’nın ikinci kalabalık kenti. Nüfusu 500 bin dolayında.
Kentin resmi kuruluşu Fin-İsveç dönemine, 1779’a tarihlense de güneydeki Pirkkala bölgesindeki yerleşimin ortaçağa kadar uzandığı biliniyor.

Bizi Tampere’ye çeken Lenin Müzesi.
Hızla ve biraz da sabırsızlıkla müzeye yöneliyoruz.
Hameenkatu caddesini bir solukta kat ediyoruz. Eski yapılaşma korunmuş. Modern yapılaşmanın eski kenti yozlaştırmasına izin verilmemiş.

Finlandiya’nın bir parçası olarak Tampere su varsılı bir kent. Çevredeki göller kimi yerlerde kanallarla bağlanmış. Köprü çokluğu su bolluğunun olağan gerekliliği.

Köprüdeki heykeller kentin ilk yerleşimcilerini simgeliyor

Belediye
Tampere, Finlandiya’nın endüstrileşmedeki öncü ve simge kenti olmuş öteden beri. Artık çalışmıyor olsalar da fabrika bacalarının korunmuş olduğunu görüyoruz. Tampere’nin kimliği gibi de işlev görüyorlar varlıklarıyla.
Köprüyü geçer geçmez sağımızda tiyatro ve kilise yapılarının yan yana yer aldığını görüyoruz.
Hameenkatu caddesinin sonunda içinde Aleksander kilisesini de barındıran parka ulaşmış oluyoruz.
Park girişinde özgürlük anıtı karşılıyor bizi. 1921’de Fin heykeltraş Viktor Jansson tarafından yontulmuş.

Özgürlük anıtı
Aleksander kilisesi önünde dikkat çeken bir diğer sanat yapıtı havuzlu bronz yontu. Kevat, Richard Rautalin tarafından 1937’de yapılmış. Dört çıplak erkek çocuk dans ederken betimlenmiş.

Kevat (Bahar) anıtı
Parkın girişinde sağda ilginç mimarisiyle boy gösteren yapının kütüphane olduğunu anlıyoruz. Mimarlar Reima ve Raili Pietila tasarımı yapı 1986’da kullanılma açılmış.
Belediye kütüphanesi
Parkın çevresinde müzeler yer alıyor. Onlardan birisi Tampere Sanat Müzesi. Pazartesi müzelerin kapalı günü olduğu için yapıyı fotoğraflamakla yetinmek zorundayız.
Tampere sanat müzesi
Tampere endüstri kenti. Böyle olunca emekçilerin kümelendiği Tampere’deki bir başka müze İşçi Yerleşimi adıyla düzenlenmiş. İçine girememek ve görselleştirmekle yetinmek Tampere günümüzün yazgısı oldu.
Lenin müzesine doğru giderken Fin işçi sendikası yapısının girişindeki plaket çarpıyor gözümüze. Elbette belgeliğimize ekliyoruz plaket görselini Finlandiya’nın NATO üyeliğine hayıflanarak.
“Neredeeen nereye”!.

İşçi sendikası plaketi
Düş kırıklığı yaşıyoruz müzeyi kapalı bulunca.
Meğer müze dönüştürülmek üzere kapatılmış. Yeniden açıldığında Fin-Rus İlişkileri müzesi olacakmış adı.
Girişteki plaketi fotoğraflamak yapabildiğimiz tek şey oluyor. Yeryüzündeki son Lenin müzesinin tarihe karışmış olmasına üzülerek.
Müzelere girememiş olmanın düş kırıklığını bir yana bırakıp kent merkezine yöneliyoruz.
Şık asma köprü, çalışmasalar da bacaları dimdik duran eski fabrikalar.
Geri dönmek için geldiğimizde Tampere garının farklı bir saat kulesiyle olduğunu görüyoruz.
Müzelere giremeyince Tampere turunu kısa kesiyoruz.
Hoşça kal Tampere…


Yorum bırakın