15 Mayıs tarihimizin öksüz kalmış günlerinden birisidir. İzmir’e ayak basan Yunan’a ilk kurşunu sıkan gerçek adı Osman Nevres olan Hukuku Beşer gazetesinin yazarı Hasan Tahsin elbette pek çoğumuzca tanınır ve bilinir. Ama, bu gözü pek ve soylu atılganlığının hakkı her nedense yeterince verilmez.
Hasan Tahsin İzmir’in kalbindeki Konak Meydanı’nda anıtlaşmıştır. Bu denli önemli bir kişiliğin Büyükşehir Belediyesi’nin güneybatı köşesindeki heykeli meydanın en sapa ve kuş uçmaz kervan geçmez yerindedir. Pek az insanın gelip geçtiği bu yerde pek çok insanın özen göstermediği takdirde anıtın farkına varması da güçtür. Ancak, anıt yerleşiminin tersine ülkemiz yakın tarihinin en önemli kişilerinden birisini yaşatmaktadır.

Gerçek adıyla Osman Nevres’in Yunan işgalinden bir gün önce bugün Bahri Baba Parkı olarak bilinen o zamanki Maşatlık’taki işgali kınama gösterisini yetersiz bulduğu yazılır kaynaklarda. Daha fazlasını yapmayı kafasına koyar! Ertesi günü Yunan İzmir sokaklarını “Zito Venizelos” çığlıklarıyla inletirken Hasan Tahsin silahını ateşlemekte ikileme düşmez. Hemen oracıkta toprağa düşse de istiklâl ateşini yakarak bir gün sonra Samsun yolcusu olacak Mustafa Kemal Paşa’nın yolunu aydınlatır.
Rum Metropoliti Hrisostomos’un dindaşlarına “Türk kanı içmeyi” tavsiye ettiği sıralarda girişilen bu eylem aynı zamanda günümüzün MİT’ine eşdeğer Teşkilatı Mahsusa üyesi Hasan Tahsin’in yaptığı işin büyüklüğünü göstermeye yeter de artar.
O günün koşullarında iletişimin de bugünküyle kıyaslanamayacak denli kısıtlı olduğu göz önüne alındığında Hasan Tahsin’in “İLK KURŞUN”nun değeri daha iyi anlaşılacaktır.

Hasan Tahsin’in Teşkilatı Mahsusacı olması yanlış algıya yol açmasın! Çok iyi Fransızcasıyla son derece iyi ve derinlikli bir kültür insanı olmasının yanı sıra yurtsever bir sosyalisttir de! Sosyalistliği yurtseverliğine engel olmamıştır.
Gazetesinin adı Hukuku Beşer (İnsan Hakları) de düşünsel eğilimiyle ilgili yeterli fikir verebilir. O yıllarda yurtseverlik düşünsel eğilimi her ne olursa olsun hemen herkesin olmazsa olmaz öncelikli duruşuydu. Şimdilerde İnsan Hakları kavramının emperyalist kurgu etnik bölücülüğe kalkan yapılması bu toprakların mayasında olmayan bir sapkınlıktır gerçekte.
Özetle, Hasan Tahsin her türlü düşünce ve duruşunun ötesinde bir tutumla tanımlanacaksa eğer en uygunu : ANTİEMPERYALİST oluşudur.
Emperyal kuklası işgalciye sıkılan ilk kurşunun hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar ANTİEMPERYALİST duruş ürünü olduğu kesindir.
Yalnız yaşadığı kent İzmir için değil Milli Mücadele’ye girişecek Türkler için de işaret fişeği işlevi gören İLK KURŞUN’un hak ettiği ilgiyi görmesi dileğiyle…
Yüce anısına saygıyla…
Hasan Tahsin’in dünya görüşü hakkında fikir verecek bir tümce :
“Bütün emelimiz iki noktada toplanıyor, biri hakim sınıfı hak vermeye mecbur etmek, diğeri mahkum sınıfı istihsal (üretim) hakkına muktedir kılmak…”
(Hasan Tahsin, “Alt Tabak”, Hukuku Beşer, 22 Mart 1919)

Musturhan için bir cevap yazın Cevabı iptal et