Yaşadığımız çağda kendisine gündemde yer bulan başlıklardan biridir LGBT ve onun üzerinden tanımlanan haklar. Bunun üzerine sayfalarca yazılsa, saatlerce konuşulsa yetmez! En azından Türkiye’de LGBT ile yakından ilgili olanların Batıcı kimlik sahibi olmaları rastlantı olmasa gerek.
Türkiye’de korona salgını ortamında LGBT gündemde kendisine yer bulabildi son günlerde.
Yerel yönetim kaynaklı bir 23 Nisan kutlamasında LGBT’nin öne çıkartılması ve hatta özendirilir bir dil kullanılması ilginç olduğu kadar dehşet vericiydi. LGBT’ye yönelik kabul edilemez dile ilişkin sözlere elbette değineceğiz. Ama, LGBT’nin çeşitli yollarla özendirilmesi ve 23 Nisan üzerinden öne çıkartılması da bir o kadar irdelenmeye ve kınanmaya değer bir gelişmedir.

Bu fırsatı kaçırmayan ve artık günümüzde iktidarın kapıkulu olan Diyanet’in nefrete varan açıklaması gündemin bu bağlamda kabarmasını kaçınılmaz kıldı!
Diyanet’in kabul edilemez bu açıklaması Ankara Barosu’nun tepkisiyle karşılık buldu. Bence eksiği olan ama fazlası bulunmayan bir tepkiydi.
Bu ve benzeri durumlarda değişmez şekilde Cumhurbaşkanı da gündeme düşene bir açıklamayla sürece katıldı. Ankara Barosu’nu hedefe koyan açıklama şaşırtıcı değildi elbette.
Bir süre sonra yine Cb kaynaklı bir başka açıklamayla Türkiye Barolar Birliği’nin seçim yasasında değişiklik yapılacağı sinyali alındı.
Bir çift dudaktan çıkanın yasa yerine geçtiği günümüz Türkiyesi’nde bu sinyalin yasal değişiklik yerine geçtiğini söylemek bilmem acelecilik mi olur?
Bu arada, dışa basında Endonezya kaynaklı bir haber yer aldı!
LGBT için gerekirse bu eğilimdeki yurttaşlara yönelik şeytan çıkartma ritüeli uygulanabileceği okundu bu haberden.
Koronayla baş etmeye çalışan dünyanın karanlıkla savaşımı da göz ardı etmemesi gereken kan dondurucu bir dönemden geçiyoruz.
Her türden yobazlık odağının ortadan kaldırıldığı dönemde din işlerini laikliğe uygun şekilde düzenlesin diye kurulan Diyanet’in tekke ve zaviyelerin yerine geçen sınır tanımaz tutumuna mı yanarsınız?
Yoksa, bu laiklik karşıtı çıkışa tepki gösteren Ankara Barosu’nun tepkisinin aldığı karşılığa mı?
Laiklik Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yerli yerinde durmaktadır!
Ama, anlaşıldığı kadarı ile laikliği ortadan kaldırmak için Anayasa’yı değiştirme gereği kalmamıştır.
Türkiye, bu ilginç uygulamayla Anayasa yazınına geçecek bir adım atmıştır.
Anayasa’yı Anayasa’yı değiştirmeksizin çiğnemek!
Ceyhun Balcı

hzekisungur için bir cevap yazın Cevabı iptal et