Yakınımızdaki değerleri sıkça ıskaladığımız yadsınmaz gerçek. Bu bilinçle İzmir Arkeoloji Müzesi’ne birkaç saat ayırıyorum. Evden 20 dakikalık yürüyüşle ulaşıyorum.

İlk gelişim değil. Bundan 5-6 yıl önce de aynı duygularla gezmiştim müzeyi.
Bu kez konuk eserler var.
Boğazkale’den 4500 yıllık çivi yazılı tabletler. Evlilik sözleşmesiymiş. Ege kıyısında Anadolu’nun kalbinden kopup gelmiş eserleri görmek heyecan verici.


Müzenin kuruluş tarihi 1924. Atatürk’ün isteğiyle kurulmuş. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra ilk olarak Basmane’deki Aya Vukla kilisesinde açılmış. Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür üzerinde yükseldiğine bir başka önemli örnek.
Bu arada, top sesleri Ankara’dan işitilirken BMM’den müzecilik yasasının çıkartıldığı ve ilk olarak bugünkü Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kuruluşuna adım atıldığı anımsanırsa 1924 tarihine şaşırmanın gereksizliği anlaşılmış olur.

Aya Vukla korunmuş, onarılmış ve kültür mekânına dönüştürülmüş. Şimdilerde aynı kilisenin kilise olarak yeniden kullanıma açıldığını eklemekte yarar var. Cemaatsiz kilise açılışlarını da kültür anlayışına indirilmiş darbe olarak gördüğümü vurgulamak isterim. Tıpkı, müze Ayasofya’nın camileştirilmesi gibi.
İzmir Arkeoloji Müzesi’nin şimdiki yapısı 80’li yıllarda yapıldı diye anımsıyorum. Ne yazık, ne İzmir’in ne içinde barındırdığı eserlerin ruhuyla uzaktan yakından ilintisi yoktur görünümünün.
Anadolu’daki müzeleri yakın zamanda görmüş birisi olarak İzmir Müzesi’nin bakım, onarım ve yenileşmeden uzak kaldığını üzülerek gözlemledim. Sırasını mı bekliyor yoksa adındaki İzmir’den ötürü cezalı mı bilemesem de gördüğüm bu.
Müze yöredeki antik kent kazılarından çıkartılan eserleri barındırıyor çatısı altında doğal olarak. İyon ve Ayol dönemi eserlerine Roma, Bizans ve hatta Osmanlı dönemininkileri eklemekte yarar var.






İki katta “U” biçimli yerleşim tasarlanmış. Üst katta İzmir kazılarının önemli adı öncü arkeoloğumuz Ekrem Akurgal adına düzenlenmiş seramik eserler bölümü yer alıyor.



Hazine odası adı üstünde değerli altın, gümüş nesneler başta olmak üzere eski paraları barındırıyor.




Konuk çivi yazılı tabletler de burada bekliyor ilgilisini.

Müzede bir öncekindeki gibi değişmeyen gerçek ıssızlıktı. Sonradan gelen birkaç kişi olmasa kendime özel bir müze sunumu olarak bile niteleyebilirdim bu ziyareti.
Yapının bakımsızlığı karşısında İzmir daha iyisini hak etmiyor mu diye soracak oldum kendi kendime!
İlgisizliğe tanık olunca acaba demekten de alamadım kendimi.
Bilindiği gibi : “Marifet iltifata tabidir”

cumhuriyetciyorum için bir cevap yazın Cevabı iptal et