Asuan, Nil yolculuğumuzun sonu demek. Biraz ötedeki Asuan barajının yüksek duvarı bu yolculuğun önündeki engel olarak yükseliyor.
Barajın yapımıyla eş zamanlı olarak sular altında kalacak tarihsel varlıkların kurtarılması için girişilen uluslararası imeceye önceki yazılarda değinmiştik.
Bu aşamanın son durağı Ebu Simbel’in de sular altında kalmaktan kurtarılarak bugünkü yerine taşındığını öğrenerek “kurtarılmış Ebu Simbel”e doğru yola düşmeden önce uğraklarımız var.
Bitmemiş Dikilitaş
Bitmemiş dikilitaşa vardığımızda içimizi parçalayan köpek görüntüleriyle karşılaştık. Derisi kemiklerine yapışmış köpekler sabahın ilk saatlerinde bizleri görür görmez bedenlerimize tırmanarak biraz yiyecek için adeta yalvardılar. Güzel güne kötü başlamış olduk.
Bitmemiş dikilitaşın 41 metre boyunda ve 1085 ton ağırlıkta olduğu kestirilmekte. Üç tarafından kesilmişken gövdesindeki çatlak bu halde kalmasına neden olmuş.


Köpeklerin sunduğu iç parçalayıcı görüntü nedeniyle olmalı burada daha uzun süre kalmak istemiyoruz.
Asuan Barajı
İngilizlerin 1902’de yaptığı eski barajın yakınına yapılmış bu dev baraj. Yapımına 1960’ta başlanmış, 1970’te bitirilmiş.
Arap aydınlanmasına Baasçılıkla kapı açmaya çalışan Cemal Abdülnasır’ın Mısır’ı başkalarına gereksinim duymayacak ekonomik gelişmeye taşıması için tasarladığı proje olarak tanımlanmış.
Süveyş kanalının millileştirilmesine benzer bir meydan okuma olarak da görülmüş. Sovyetlerin parasal ve teknolojik yardımıyla tamamlanmış Asuan barajı.
Barajın gövde yüksekliği 111, gövde uzunluğu 3830 metre.

Barajdaki Mısır-Sovyet dostluk anıtı
Barajın tamamlanmasıyla oluşan Nasır gölü Sudan topraklarına uzanacak büyüklükte ve 480 kilometre uzunlukta.
Nil taşkınlarını önlemesi, sulama ve enerji üretimine katkıda bulunması bakımından yararlı, aşağı Nil havzasına alüvyon akışını önlemesi açısından zararlı olmuş.
Philae Tapınağı
Bu tapınak da Asuan barajının suları altında kalmaktan kurtarılanlardandır. Bugünkü yeri olan Nil’deki Agilika adasına taşınmıştır. Tapınak 40.000 parçaya ayrılarak şimdiki yerine taşınmış.
Philae tapınağı “Yaradılış Höyüğü” olarak da biliniyor.
Philae tapınağı Isis kültünün merkezidir. Hıristiyanlık dönemine dek önemli hac merkezlerinden birisi olmuştur.
Isis tanrı Osiris’in eşi, tanrı Horus’un annesidir.
Aşk ve analık tanrıçasıdır. Bu yanıyla Hathor’la ilişkilendirilmiştir.

Hadrian kapısı
Tapınakta göze çarpan haç kabartmaları hıristiyanlığın izleri olması bakımından önemlidir.
Dev tapınak Mısır ve Greko Romen mimarisinin bileşkesidir.
Botanik Bahçesi
Nil ırmağında sayısız irili ufaklı ada ve adacık var.
XIX. yüzyıl sonlarında İngiliz general Horatio Kitchener’ın kullandığı ada onun adıyla anılır olmuş.
Burayı mesken tutan general dünyanın birçok yerinden getirttiği bitkilerle adayı botanik bahçesine dönüştürmüş.
Bugün de özgün florası ve faunasıyla varlığını sürdürüyor.
Bugün Sudan’ın olarak bildiğimiz coğrafyanın geçmişteki adı Nubya. Daha önce de değindiğimiz gibi güneye gidildikçe Sahra altı Afrika özelliklerinin de kendisini gösterdiğinden söz etmiştik.
Nubya köyü her ne kadar doğal durumunu yitirip gezginler için çekici bir mekâna dönüştürülmüş olsa da görmeye değerdi.
Keyifli bir tekne yolculuğuyla ulaşıyoruz Nubya köyüne.
Deveye binme deneyimi yaşamak isteyenler özenli olmalı. Burada deveye binmek bedava ancak inmek ücretli. Bu deneyimi çekici bir şekilde pazarlamanın yolu bu şekilde bulunmuş belli ki.
Nubya sokaklarında yürürken deve dışkısına basmamaya özen göstermek gerekiyor.
Ebu Simbel
Barajın sonlandırdığı ırmak yolculuğumuzu Ebu Simbel’e kadar karayoluyla sürdüreceğiz.
Yaklaşık 3 saat süren yolculuğumuzda Nil’den biraz uzaklaşacağız.
Bu çölde ilerlemek ve dolayısı ile çöl görüntülerine tanıklık etmek demek.
Yol boyunca piramitsi yer şekillerine rastlıyoruz. Bir farkla. İnsan eliyle değil doğa eliyle ortaya çıkmışlar.
Mola yerinde Bob Marley’e rastlıyoruz.
Jamaikalı olsa da Afrikalıların değişmez kutup yıldızı olmayı sürdürüyor.
Ebu Simbel tapınağı kuzey ve güney Mısır’ın çifte tacını taşıyan II. Ramses’e adanmış.
Kumlar altındaki tapınağı (yeniden) bulan İsviçreli arkeoloğa burayı gösteren Mısırlı Ebu Simbel tapınağa adını vereceğini elbette kestiremezdi.
Girişte görkemli II. Ramses heykelleri karşılıyor ziyaretçileri. Heykellerden birisi buraya taşındıktan sonraki bir depremde hasar görmüş. Bu haliyle korunmuş.
Tapınağın içinde II. Ramses’i tanrı Amun Ra ile yan yana otururken görüyoruz.
Hükümdarı tanrısallaştırma ya da tanrıyla özdeşleştirme her halde başka türlü olamazdı.
Ebu Simbel tapınağının kutsalların kutsalı sayabileceğimiz iç odasında zanaatkâr ve işçi tanrısı Ptah, Amun-Ra, II. Ramses ve Ra yan yana oturmuş olarak karşılıyor ziyaretçileri.
Tapınak, baraj yapımı sırasında sular altında kalmaktan kurtarılarak bugünkü yerine taşınmış. Tapınağın taşınması epeyce emek ve çaba gerektirmiş.
Yanı başındaki ikinci tapınak tanrı Hathor ve kraliçe Nefertari’ye adanmış.
17×17 metrelik boyutlarıyla ilk tapınağa göre daha küçük boyutlu.
Hathor gökyüzü, aşk ve güzel sanatlar tanrıçasıdır.
Nefertari kendisine adanan tapınağı yolda yaşamını yitirdiği için görememiştir.
Ebu Simbel tapınağı Asuan barajının yapımı sırasında kurtarma imecesine konu olmuştur.
“Tapınağın Yürüyüşü” adıyla da anılmıştır bu durum.
Bu kapsamda tapınak 65 metre yükseğe ve 200 metre geriye taşınarak sular altında kalmaktan kurtarılmıştır.
Ebu Simbel, yukarı Nil’deki son uğrağımızdı. Kuzeye, aşağı Nil’e gitme zamanı geldi. Bu kez Nil’den değil, havayoluyla…
Görkemli Kahire ve Giza piramitleri bizi bekliyor.

drbulent35 için bir cevap yazın Cevabı iptal et