Sokaktaki vatandaşın Talât Paşa’yı ve İttihat ve Terakki’yi bilmemesi, tanımaması çok acıklı sonuçlar doğurmayabilir. Erdal Atabek’in nitelemesiyle “tehlikeli cehalet” sayılmayabilir.

Ama, milletvekili olmuş, o da yetmemiş partisince TBMM başkan vekilliğine yaraştırılmış, üstüne üstlük yakasında kurucu parti rozeti taşıyan Tekin Bingöl’ün TBMM’yi yönettiği sırada Talât Paşa’yı hedef alan bir vekilin sözlerine karşılık verecek yerde kendisinin aymazlığına tepki gösteren divan üyesine patlaması düşündürücü olduğu kadar ürperticidir.

Tekin Bingöl’ün Talât Paşa’ya yönelen sözlere kayıtsızlığı tehlikeli cehalet kaynaklı değilse düşünsel yapısının kökleriyle ilintilidir. Etnikçi anlayışa yakınlığı durumu büyük ölçüde açıklar.

Tekin Bingöl bu konuda kesinlikle yalnız değildir. Özellikle, aydın olduğunu ileri süren çok sayıda okumuş, yazmış da düşündeştir Tekin Bingöl’le.

Tarihe olduğu gibi İttihat ve Terakki’ye de şaşı bakış oldukça yaygındır Türkiye’de. Yüzyıllar öncesinde kalmış olan şanlı, şerefli tarihle avunanların yakın tarihe şaşı bakışına şaşırmak gerekmez.

Hiç kuşkusuz her oluşum gibi İttihat ve Terakki’nin de hataları olmuştur. Ancak, bu yapıya bugünün değil de o günün koşullarıyla ve değer yargılarıyla bakıldığında bu toprakların devrime açılan ilk penceresi olduğunu görmemek için kötü niyetli olmak gerekir.

Bugün yerli yersiz kullanılan “milli” kavramını gündeme ilk taşıyandır İttihat ve Terakki.

Yakın tarihimizin ilk devrimi 1876 Kanunu Esasi’yse, İttihat ve Terakki 1908 Hürriyet Devrimi’ni borçlu olduğumuz yapıdır. Sırf bu yararı bile sayısız hatasını göz ardı etmemize yeter de artar.

İttihat ve Terakki’nin ve onun önde geleni Talât Paşa’nın Ermeni Soykırımı’yla ilişkilendirilmesi uluslararası mahkemelerce de doğrulandığı gibi emperyalist bir yalandır. Buna bağlı olarak dile getirildiği her yerde, hele hele o yer TBMM’yse kararlılıkla tepki gösterilmelidir.

TBMM’de bu emperyalist yalanı sakız gibi çiğneyen kişinin densiz suçlamalarına susan Tekin Bingöl oturduğu koltuğu dolduramadığı gibi yakasında taşıdığı kurucu parti rozetinin hakkını verememiştir.

Kurucu partiye değil ama Türkiye karşıtlığıyla ünlenmiş çok sayıda partiye yakışan bir kişilik olduğu kuşkusuzdur.

Her fırsatta Atatürk’ün partisi ve Gazi Mustafa Kemal’in oturduğu koltuğu söz konusu ederek kurucu partinin ana oy damarı olan kitlelerin gururunu okşayan genel başkan Özgür Özel’in skandala eşdeğer bu olay karşısındaki edilgen ve duyarsız duruşu da bir o kadar yergiyi hak etmektedir.

Koltuğa oturmak kolay ama oturulan koltuğu doldurmak bir o kadar zordur. Tekin Bingöl oturduğu koltuktaki ilk sınavından geçer not alamamıştır.

Hemen her bakımdan zorda olan ve hatta artık yönetemeyen bir iktidarın varlığında oluşan koşullar muhalefeti ilk seçimin kazananı olarak göstermektedir.

Türkiye’de kötüye giden pek çok şeyi düzeltme savında olan kurucu partinin TBMM başkanvekilinin aymazlığa eşdeğer davranışı güven sarsıcıdır.

Tekin Bingöl’ün dolduramadığı koltuğu bırakması kendisini temize çıkartmasa da partisini rahatlatacaktır.

İstifadenin öne çıktığı günümüzde istifa erdeminin anımsanması isteğiyle.

Posted in

“TALÂT PAŞA VE TEKİN BİNGÖL” için 2 cevap

  1. İşyeri Hekimi Dr. Bülent Potur Avatar

    Düşünce Özgürlüğü Kisvesindeki, Yurdumuzu Parça Parça, Balkanize Etmek Maksatlı; Haçlı Hile ve Desiselerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, veya Vekili Meclis Kürsüsünde İzin Veremez, Göz Yumamaz!!! Milletin Bölünmez Bütünlüğüne Sadakat Yemini İğfal Edilemez!

    Kürsüdeki bölücü şahıs milletvekili olabilmek için ettiği milletin ve vatanın bölünmez bütünlüğü yemine sadık kalmadığından milletvekili olabilme şartlarını kaybettiği apaçık ortadadır. Suç üstü hükümleri ile acilen dokunulmazlığı kaldırılıp gereği yapılmalıdır. Milletvekillliği düşürülmeli, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığından Çıkarılmalı ve Sınır Dışı Edilmelidir.

    Hal böyle iken daha önce de muhtelif beyanları ile Türkiye’yi etnik kökenlere bağlı olarak bölme niyetini açıkça beyan etmiş CHPli meclis başkan vekilinin kürsüdeki ihaneti tel’in etmeyip bir de kendisini “Vatan Bir Bütündür Bölünemez.” teması ile ikaz eden divan üyesini linç ettirircesine kınama cezası verdirmeyi başarabilmiş olması edinilmiş cehaletin Gazi Meclis Çatısında ulaşabildiği zirveyi göstermektedir. Ne Bay Kılıçdaroğlu’nun, Ne de Matruşkaları’nın Amasya Genelgesi, Sivas Kongresi ile belirlenmiş Kuva-i Milliye İlkeleri, Ne 1924 Anayasası ile temeli atılan 1923-1938 arası örneği yaşanan CHP nin tam bağımsızlık, aydınlanma çağı, akıl ve bilim devrimi, Türkçe tapınma devrimlerini okuyup kavrayıp özümsedikleri ve uygulama niyetinde oldukları konusunda bir belirti yoktur.

    Edinilmiş Cehalet, Aymazlık, Delilik, Hayınlık ve İşbirlikçiliğin Ulaştığı Seviye…

    Yazık…

  2. drbulent35 Avatar
    drbulent35

    Kurucu parti de sütten çıkmış ak kaşık değil…

               >    >
    

drbulent35 için bir cevap yazın Cevabı iptal et